Amâ - Kör

أَعْمَى | أَكْمَهُ

Müellif: Ömer Faruk Mutlu
Yayınlanma Tarihi: 29.09.2022            

EL-AʿMÂ | اَلْأَعْمَى

el-Aʿmâ اَلْأَعْمَى, sözlükte “görme yetisini kaybetmek, karmaşık hale gelmek, basireti kapanmak, gizlemek, örtmek” anlamındaki  ʿa-m-y عَمِيَ kökünden türemiş bir isimdir. Körlük tek gözde olduğu gibi iki gözde de olabilmektedir. رَجُلٌ أَعْمَي ifadesi “iki gözü de görmeyen kimse” için kullanılır.  Olayları ibretle görmesini ve hidayete ulaşmasını sağlayacak olan kalp gözünü kaybetmiş kimseye أَعْمَى الْقَلْبِ denir. Bir kimseye bir iş anlaşılmaz ve karışık geldiğinde عَمِيَ عَلَيْهِ الأَمْرُ şeklinde söylenir. صَكَّةُ عُمَيٍّ “Havadan ve yerden gelen sıcaklık sebebiyle yürümeye güç yetirilemeyen gün ortası sıcaklığı” için kullanılan bir ifadedir. Güneş ışınları bu vakitte çok şiddetli vurduğu için görmek çok zorlaşır. عِمِيّا kelimesi ise “kibir” için kullanılmaktadır. Çünkü kibir kişinin kendi acziyetini görememesi durumudur.. Aynı kökten gelen العَمْيُ  ise kelime kökünün gizlemek, örtmek manasıyla bağlantılı olarak; “sudaki pisliği yahut köpüğü örten, gizleyen dalga” anlamına gelmektedir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 3/232; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 3/243-245, 248; Ṣāḥib b. ʿAbbād, el-Muḥīṭ, 2/179-180; el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 6/2439; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 348; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 8/279; el-Kebīsī, Mevsūʿa, 8/545).

Kur’an’da 33 yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu anlamlardadır: 1. Bedensel bir engel olan körlük (el-Fetḥ 48/12; ʿAbese 80/2). 2. Kalbî körlük, basireti kapalı olup kendisine sunulan delilleri idrak etmemek (el-Baḳara 2/18; el-Māʾide 5/71; el-Enʿām 6/104; Ṭā-Hā  20/125) 3. Karmaşık gelmek, gizli kalmak (Hūd 11/28; el-Ḳaṣaṣ 28/66).(Muḳātil, el-Vucūh ve’n-Neẓāʾir, 266-267; Dāmeġānī, Ḳāmūs, 333)

EL-EKMEHE |  اَلْأَكْمَهُ

Sözlükte el-ekmehü اَلْأَكْمَهُ “kör olmak, aklı gitmek, rengi değişmek” anlamına gelen k-m-h كَمِهَ kökünden türeyen bir isimdir. Bir kişi kör olduğunda yahut gece körü olduğu zaman كَمِهَ الرَّجُلُ ifadesi kullanılır. كَمِهَ فُلاَنٌ bir kişinin aklının gitmesini veya renginin değişmesini ifade eder. Güneşin toz bulutu ile kaplanıp gökyüzünün kararak renginin değişmesi ise  كَمِهَ النَّهَارُ cümlesi ile anlatılır. خَرَجَ فُلَانٌ يَتَكَمَّهُ فِي الْأَرْضِ  cümlesindeki يَتَكَمَّهُ  “aklına eseni yapıp nereye gideceğini bilmemek” anlamındadır (İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 2/984; Fīrūzābādī, Beṣāʾir, 4/388; el-Kebīsī, Mevsūʿa, 10/545-546).  

Kur’an’da sadece iki yerde geçmektedir. Her iki yerde Hz. İsa’ya verilen mucizelerle ilgili olarak kullanılan kelime “doğuştan kör” (Ālu ʿİmrān 3/49; el-Māʾide 5/110) anlamındadır. 

KARŞILAŞTIRMA

el-Aʿmâ ve el-ekmeh kelimeleri körlüğü ifade etme bakımından yakın anlamlı olsa da aralarında bazı farklar vardır. Aʿmâ, görme yetisinin sonradan kaybedilmesi iken ekmeh doğuştan körlüğü ifade eder. Aʿmâ Kur’an’da hem maddi hem de manevi bir körlük, ekmeh ise sadece maddi bir körlük anlamında kullanılmıştır.