Alay Etmek

إسْتَهْزَأ | تَغَامَزَ | سَخِرَ | لَمَزَ | هَمَزَ

Müellif: Abdullah Bedeva
Yayınlanma Tarihi: 28.03.2023            

İSTEHZEE | إسْتَهْزَأ   

Sözlükte istehzee إسْتَهْزَأ “gerek sözlü gerekse fiilî olarak küçümsemek, alay etmek ve ihanet etmek” anlamındaki h-z-e هَزِئَ kökünden türemiştir. İnsanlarla alay eden kişiye هُزَأَةٌ, kendisiyle alay edilene ise هُزْأَةٌ denilir. Bu kökün temel anlamı bir kimseyi olumsuz yönde etkilemektir. Nitekim soğuğun şiddetinden etkilenmek هَزَأَنِي الْبَرْدُ, soğuktan donarak ölmek أهْزَأَه الْبَرْدُ ve bir şeyi kırmak هَزَأَ الشَّيْءَ cümleleriyle ifade edilir. İstehzee ise herhangi bir şekilde birisini küçümsemek için onunla alay etmektir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 4/307; el-ʾEzherī, Tehību’l-Luġa, 6/369-370; İbn Fāris, Muʿcem, 6/52; İbn Sīde, el-Muḥkem, 4/350-351).

Kur’an’da türevleriyle 34 yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu anlamlardadır: 1. Allah’ın ayetleri, peygamberler, müminler ve dini değerle ile alay etmek (el-Baḳara, 2/231; el-Māʾide, 5/57; el-Enʿām, 6/10; et-Tevbe, 9/65; el-Baḳara, 2/14). 2. İnkarcıları alaycı tavırları sebebiyle cezalandırmak (el-Baḳara, 2/15) (Muḳātil b. Suleymān, Tefsīru Muḳātil b. Suleymān, 1/91, 196; Ṭaberī, Cāmiʿu’l-Beyān, 1/306; 4/183; 8/533; 9/165; 17/458, 549; 20/220; el-Māverdī, en-Nuket ve'l-ʿUyūn, 1/77; el-Vāḥidī, et-Tefsīru’l-Basīṭ, 10/536).

TEĠĀMEZE | تَغَامَزَ 

Sözlükte ġ-m-z غَمَزَ kökü “göz ve kaş işareti yapmak, alay etmek, işaretle alay etmek, yermek, kötü anmak ve el ile yoklamak” anlamlarına gelmektedir.  Hayvanın ayağındaki topallık الْغَمْزُ, akıl eksikliği, kusur ve zayıflık الْغَمِيزَةٌ, malın kötüsü الْغَمَزُ ve tamah etmek الْمَغْمَزُ kelimeleri ile anlatılır. Bu kökün dürtmek ve el ile yoklamak gibi anlamları bir şeyin kusurunu tespit etmeye yönelik olduğu için bu eylemler alay etmek ve yermek anlamlarıyla ilişkilendirilmiştir. Ayrıca bazı kaynaklarda bir şeyi dürtmek ve el ile sıkmak, kelimenin temel manaları olarak kabul edilmiş; alay etmek gibi diğer anlamları ise mecazi olarak değerlendirilmiştir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 3/290-291; İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 819-820; el-ʾEzherī, Tehību’l-Luġa, 8/55-56; İbn Fāris, Muʿcem, 4/394; el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 3/889; ez-Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 1/711).

Kur’an’da bir defa geçmektedir. Kafirlerin müminlere karşı tutumlarından biri olarak işaretle alay etmek, yermek veya küçümsemek manalarında kullanılmıştır (el-Muṭaffifīn 112/30). İbn ʿĀşūr bu ifadeyi “müşriklerin, müminlerin tepkisini çekmemek için gizlice ve göz işaretiyle onlarla alay etmesi” şeklinde yorumlamıştır (Ṭaberī, Cāmiʿu’l-Beyān, 24/226; el-Beġavī, Meʿālimu’t-Tenzīl, 8/369; ez-Zemaḫşerī, el-Keşşāf, 6/339; el-Ḳurṭubī, el-Cāmiʿ li ʾĀḥkām’l-Ḳurʾān, 22/155; İbn ʿĀşūr, et-Taḥrīr, 30/211).

SEḪİRA | سَخِرَ    

Sözlükte s-ḫ-r سَخِرَ “alay etmek, küçümsemek, birisine gülmek ve karşılıksız yararlanmak, zorla hükmetmek” anlamlarına gelir.  İnsanlara gülen kimse için سُخَرَةٌ, alay konusu olan kimse için ise سُخْرَةٌ şeklinde söylenir. Bineği veya hizmetçiyi ücretsiz çalıştırmak eylemi, تَسَخَّرَ مِنْ خَادِمٍ ودَابَّةٍ بِلا أَجْرٍ ولاثَمَنٍ şeklinde ifade edilir. Bir şeyi birisine ücretsiz vermek veya bir kişiyi zorla çalıştırmak anlamında سَخَّرَ fiili kullanılır. Gemi ve benzeri araçların kontrol altına girmesi سَخِرَت السَّفينَةُ ifadesiyle anlatılır. Bir kimseyi boyunduruğa alma ve karşılıksız çalıştırma, o kimseyi daha düşük seviyede ve değersiz kabul etmeye sevk ettiği için bu durumla alay etmek arasında bir ilişki kurulmuştur (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 2/226; İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 584; İbn Fāris, Muʿcem, 3/144; el-Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 5/89-93).

Kur’an’da türevleriyle birlikte 42 yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu anlamlarda kullanılmıştır: 1. Peygamber, mümin ve dini değerlerle alay etmek (el-Baḳara, 2/212; el-Enʿām, 6/10; eṣ-Ṣāffāt, 37/14; ez-Zümer, 39/56). 2. Allah’ın varlıkları emrine boyun eğdirmesi ve onları karşılıksız olarak insanların hizmetine vermesi (el-Baḳara, 2/164; er-Raʿd, 13/2). 3. İnkarcıları alaycı tavırları sebebiyle cezalandırmak (et-Tevbe, 9/79; Hūd, 11/38). 4. Gayri müslim elitlerin avamı boyunduruğa alıp onları küçümsenen mesleklerde çalıştırmaları (ez-Zuḫrūf, 43/32) (Ṭaberī, Cāmiʿu’l-Beyān, 9/165; 12/393; 17/128-129; 20/558; 21/364; el-Māverdī, en-Nuket ve'l-ʿUyūn, 4/28; 5/41-42, 133; el-Vāḥidī, et-Tefsīru’l-Basīṭ, 12/284; el-Beġavī, Meʿālimu’t-Tenzīl, 1/178).

LEMEZE |لَمَزَ  

Sözlükte aslı “göz ve benzeri bir organla işaret etmek” demek olan l-m-z لَمَزَ  “kısık sesle yermek, ayıplamak, sövmek, kötülemek ve dürtmek” anlamlarına gelmektedir. Birisini yüzüne karşı ayıplayan anlamında رَجُلٌ لُمَزَةٌ / لَمَّازٌ ifadesi kullanılır. Bu kökten türetilen kelimeler kusur ve yermek temel anlamında birleşmektedir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 4/100; İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 826-827; el-ʾEzherī, Tehību’l-Luġa, 13/220-221; İbn Fāris, Muʿcem, 5/209; el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 3/895). 

Kur’an’da dört yerde geçmektedir. Bu yerlerde Hz. Peygamber ve müminleri farklı vesilelerle çekiştirip yermek ve onlarla alay etmek bağlamındadır (el-Humeze, 104/1; el-Ḥucurāt, 49/11; et-Tevbe, 9/58, 79) (Muḳātil b. Suleymān, Tefsīru Muḳātil b. Suleymān, 2/175, 186; 4/90; 4/837; el-Māverdī, en-Nuket ve'l-ʿUyūn, 2/373-374, 385; 5/332; er-Rāzī, Mefātīḥu’l-Ġayb, 16/100, 148; 28/132; 32/92).

HEMEZE |هَمَزَ  

Sözlükte h-m-z هَمَزَ “bir şeyi sıkmak, bastırmak, ezmek ve alay etmek” anlamlarına gelir. Nitekim hemze harfi, telaffuz esnasında mahrecin sıkıştırılmasından dolayı هَمْزَةٌ adını almıştır. Hayvanı dürtmek için ucuna sivri demir takılan değneğe (üvendire) bu kökten türetilen مِهْمَزَةٌ ismi verilir. هَمَّازٌ ve هُمَزَةٌ kelimeleri alay etmek üzere birisinin kafasını arkadan sıkan, dedikodusuyla dostların arasını bozan ve insanları arkasından çekiştiren kişi için kullanılır. Çokça ayıplayan kişi هَمَّازٌ lafzıyla ifade edilir. Bu kök, alaya konu olması itibariyle “delilik” manasında da kullanılır. Nitekim deliliğe benzediğinden dolayı şeytanın vesvese vermesine هَمْزُ الشّيْطانِ denilir.  Bu kökten türetilen kelimeler “bir şeyin zayıflığı, eksikliği ve -dolayısıyla- küçümsenmesi” anlamlarında birleşir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 4/100, 322; el-ʾEzherī, Tehību’l-Luġa, 6/164-166; İbn Fāris, Muʿcem, 6/65-66; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 11/307-310).

Kur’an’da üç yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu manalarda kullanılmıştır: 1. Hz. Peygamber’i ve müminleri çekiştirip onlarla alay eden müşriklere verilen bir vasıf (el-Humeze, 104/1; el-Ḳalem, 68/11). 2. Şeytanın vesvesesi ve günaha sevk etmesi (el-Müʾminūn, 23/97). Bu ayetteki همَزات الشياطين ifadesi ile insanların vesvesesi veya eziyetlerinin kastedildiği de belirtilmiştir (Muḳātil b. Suleymān, Tefsīru Muḳātil b. Suleymān, 4/404, 837; Ṭaberī, Cāmiʿu’l-Beyān, 24/616-620; el-Vāḥidī, et-Tefsīru’l-Basīṭ, 16/56; 22/81-82; 24/307-308; el-Beġavī, Meʿālimu’t-Tenzīl, 5/428; el-Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 11/310).

KARŞILAŞTIRMA

İstihzāteġāmezeseḫira, lemeze ve hemeze  “yermek, küçümsemek ve alay etmek” bakımından yakın anlamlı olsa da bu kelimelerin arasında bazı farklar vardır. İstihzā, diğerlerine göre daha kapsayıcı olup sebepsiz yere alay etmektir. Teġāmeze genellikle alay konusu olan kişiden gizli olarak işaret diliyle alay etmek işaret, jest veya mimiklerle alay etmektir.  Seḫira, küçümseme ve dalga geçmeyi gerektirecek bir fiil sebebiyle alay etme şeklidir. Çünkü bu kelimenin kökünde bulunan, bir kimseyi boyunduruğa alma ve karşılıksız çalıştırma anlamı, muhatabı daha düşük seviyede ve değersiz kabul etmekten kaynaklı alay etme durumuna düşürmektedir. Lemeze birini yüzüne karşı yermek; hemeze ise gıyabında eleştirerek onunla alay etmektir. 

Kur’an’da alay etme ve küçümsemenin, aralarında nüans bulunan farklı kelimelerle ifade edilmesi inkârcıların bu konuda her türlü yönteme başvurduklarına işaret etmektedir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 4/100; en-Necefī, et-Tuḥfetu'n-Niẓāmiyye fi’l-Furūḳi’l-ʾIsṭılāḥiyye, 155; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 5/89-93).



İlişkili Maddeler