Ağladı

بَكَى | دَمَعَ

Müellif: Mahmut Sami Çöllüoğlu
Yayınlanma Tarihi: 20.10.2022            

BEKĀ / بَكَى

Sözlükte bekā بَكَى “üzüntüden ya da sevinçten gözyaşı dökmek, ölenin ardından ağlamak, ağıt yakmak” anlamlarına gelmektedir. Kökün mastarlarından biri elif-i maksûreli olarak gelen ve “yaş dökme, gözyaşı dökerek ağlama” anlamındaki بُكىً; diğeri ise elif-i memdûde ile yazılan ve daha çok “sesli bir şekilde inleyerek, çığlık atarak ağlama” manasındaki بُكَاءً kelimesidir. Bu iki yazımın da doğru olduğu şu beyitle delillendirilmektedir: بَكَتْ عَيْنِي وَحَقَّ لَهَا بُكَاهَا وَمَا يُغْنِي البُكَاءُ وَلَا الْعَوِيلُ “Gözüm yaş döktü. Olması gereken de onun ağlamasıdır. (Oysa) ne göz yaşı dökerek ne de inleyip feryat ederek ağlamak fayda verir.” Ağlayan, gözyaşı döken kimse بَاكٍ ile ifade edilirken bu kelimenin çoğulu بُكِيٌّ şeklindedir. Çok ağlayan biri için de بَكِيٌّ ve بَكَّاءٌ kullanılmaktadır (el-Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 1/158; İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 2/1027; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 10/403-404; İbn Fāris, Muʿcem, 1/285-286; İbn Fāris, Mucmelu’l-Luġa, 132; İbn Sīde, el-Muḥkem, 7/115-116; Semīn el-Ḥalebī, ʿUmdetu’l-Ḥuffāz, 1/223; el-Kebīsī, Mevsūʿa, 1/791).

Kur’ân’da türevleriyle birlikte yedi yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu manalara gelmektedir: 1. Ağlamak (et-Tevbe 9/82; Yūsuf 12/16; Duḫān 44/29) ed-Duḫān suresi 29. ayetteki “göğün ve yerin gözyaşı dökme(me)si, ağlama(ma)sı” ifadesi hem hakikî hem de mecâzî bir anlatım içermektedir. 2. Ağlatmak (en-Necm 53/43). 3. Gözyaşı dökenler, ağlayanlar (Meryem 19/58) (Ṭaberī, Cāmiʿu’l-Beyān, 21/41-45; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 58; Zemaḫşerī, el-Keşşāf, 5/470-472; Rāzī, Mefātīḥu’l-Ġayb, 27/247-248; Fīrūzābādī, Beṣāʾir, 2/268).

DEMEʿA  / دَمَعَ

Sözlükte demeʿa دَمَعَ “gözden yaş akması, gözyaşı dökmek; az miktarda kan akmak; yağmurun çiselemesi; bardak, kap ve kâsenin dolması” anlamlarına gelir. الدَّمْعُ aslen demeʿa fiilinin mastarı olmasının yanı sıra “gözden akan sıvı, gözyaşı” manasında bir isimdir ve çoğulu الدُّمُوعُ  şeklindedir. الدَّمْعَةُ ise “bir damla gözyaşı” anlamındadır. “Çabucak ağlayan ve çok gözyaşı döken kadın” için اِمْرَأَةٌ دَمِعَةٌ ifadesi kullanılmaktadır. Yine قَدَحٌ دَمْعَانُ ifadesi “sıvıyla dolup taşmaya başlayan bardak” demektir. Demeʿa kökünden türeyen kelimeler kimi zaman mecazî mana da ifade eder (el-Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 2/46; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 2/257; İbn Fāris, Muʿcem, 2/301; İbn Sīde, el-Muḥkem, 2/42-43; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 1/298). 

Kur’ân’da iki yerde geçmektedir. Bu yerlerde “gözyaşı” anlamı taşımaktadır. el-Māʾide sûresi 83. ayette Kur’ân’ı dinlediklerinde onun hak olduğunu bilmelerinden ötürü gözyaşı döken kimseler anlatılır. et-Tevbe suresi 92. ayette de Hz. Peygamber’den savaş için binek talebinde bulunan bazı fakir ashâb-ı kirâmın, olumsuz cevap almaları sonucunda üzülerek gözyaşı dökmelerinden söz edilir. Bu ayetlerde ed-demʿu, َفَاض (dolup taşmak) ve أَعْيُنٌ (gözler) kelimeleriyle beraber zikredilmiştir. Yaşla dolup taşmak, mecaz ve mübalağa yoluyla gözlere nispet edilerek daha etkili bir anlatım sağlanmıştır (Zemaḫşerī, el-Keşşāf, 2/281-283, 3/81; Ebū Ḥayyān, el-Baḥru’l-Muḥīṭ, 4/7, 5/89; İbn ʿĀşūr, et-Taḥrīr, 7/10, 10/296).    

KARŞILAŞTIRMA

Bekā ve demeʿa “gözden yaş akması, gözyaşı dökmek, ağlamak” bakımından yakın anlamlı olsa da bu kelimelerin arasında şöyle bir fark vardır: Bekā sevinçli veya üzüntülü durumlarda feryat etme, bağırma ya da çığlık atma suretiyle gerçekleştirilen bir eylemken; demeʿada ağlamaya eşlik eden sesli bir tepki bulunmamaktadır (el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 6/2284; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 1/351-352).