Kuyu

الْبِئْرُ | الْجُبُّ | الرَّسُّ

Müellif: Hatice Derebaşı
Yayınlanma Tarihi: 30.06.2022            

EL-BİʾR | البِئْرُ 

Sözlükte el-biʾr البِئْرُ kelimesi “bir şeyi biriktirmek, saklamak; kazmak” olmak üzere iki temel anlama sahip olan b-e-r بَأَرَ kökünden gelen bir isim olup “kuyu” demektir. Gerçek anlamda بَأرتُ بِئرًا “Kuyu kazdım.” ve بَأَرْتُ الْمَالَ وَابْتَأَرْتُهُ “Malı biriktirdim.” denildiği gibi anlamın genişlik kazanmasıyla güzel bir iş yapıldığında بَأَرْتُ بِئْرًا veya بَأَرْتُ الْخَيْرَ ifadesi kullanılır. Bu fiil خَبَأَ، سَـتَرَ، ادَّخَرَ fiilleriyle yakın anlamda olmakla birlikte beʾera saklamanın, muhafaza etmenin yanında saklı olanı ortaya çıkarmayı ifade etmektedir. Bu minvalde el-biʼr ism-i meful olarak içinde tutulan, biriktirilen su ve diğer şeylerin dışarıya çıkarıldığı çukurdur (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 1/109; İbn Fāris, Mucmelu’l-Luġa  1/141; İbn Sīde, el-Muḥkem 10/290; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 66; Semīn el-Ḥalebī, ʿUmdetu’l-Ḥuffāz,153; Muḥammed Vāʿiẓ Zāde v.dğr., el-Muʿcem fī Fıḳhi Luġati’l-Ḳurʾān,  4/558-559).

Kur’an’da sadece el-Ḥacc 22/45 ayetinde بِئْرٌ مُعَطَّلَة şeklinde geçmektedir. Bu ayette kendisinden su ihtiyacı karşılanıp işler halde iken halkının helak edilmesiyle birlikte artık terk edilip kullanılmayan bir kuyu olarak zikredilmiştir. Bu kuyunun belli bir kavme ait bir kuyuyu mu yoksa genel anlamda yok olan kavimlerin kuyularını mı ifade ettiği hususunda müfessirler farklı görüşler beyan etmiştir. Belirli bir kuyu olduğunu savunanlar da yine bu kuyunun nerede ve hangi kavme ait olduğu konusunda ihtilafa düşmüşlerdir (Zemaḫşerī, el-Keşşāf, 4/201; Ebū Ḥayyān, el-Baḥru’l-Muḥīṭ, 6/348-349).

EL-CÜBB |  الجُبُّ

Sözlükte el-cübb الجُبُّ kelimesi “ayrılıp kopmak ve bir şeyin toplanıp birikmesi” olmak üzere iki temel anlamı olan c-b-b جَبَّ fiilinin kökünden gelen bir isimdir. Kendiliğinden oluşan ve içi taş, tuğla veya başka bir şeyle örülü olmayan çukur ve kuyudur. İnsanlar tarafından kazılarak oluşturulan kuyulara el-cübb denilmez. Yerden ayrılıp koparak ya da engebeli ve sert arazide oluştuğu için bu isim verilmiştir. Bunun dışında örülmüş olsun veya olmasın kuyunun aşağısından yukarısına kadar olan iç kısmına el-cübb denir. Nitekim إِنَّهَا لَوَاسِعَةُ الْجُبِّ ifadesiyle kuyunun iç kısmının geniş olduğu kastedilir. Bu kuyunun, derin bir kuyu olup olmadığı ve içinde su bulunup bulunmadığı hususu tartışmalıdır. Giyilen kıyafeti ifade eden el-cübbe الجُبَّة sözcüğü de aynı kökten gelmekte ve aslî anlamla bağını korumaktadır. Nitekim giyen kişinin ölçüsüne göre kesilerek bedeni sarmakta ve uzuvları kendi içinde bir araya getirmektedir. Anlam genişlemesiyle جُبَّ النَّخْلُ ifadesi hurma ağacının aşılanması; جَبَّتِ الْمَرأَةُ النِّسَاءَ حُسْنًا bir kadının güzellik bakımından diğer kadınlara üstün olması anlamında kullanılmaktadır. Deve sütünün üzerinde biriken kaymak tabakasına ise bu kökten türeyen الجُبَابُ adı verilir (İbn Fāris, Muʿcem, 1/423-424; İbn Sīde, el-Muḥkem, 7/224-225; ʿAskerī, et-Telḫīṣ, 281; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 85; Fīrūzābādī, Beṣāʾir, 2/ 358; Muḥammed Vāʿiẓ Zāde v.dğr., el-Muʿcem fī Fıḳhi Luġati’l-Ḳurʾān, 8/782, 789).

Kur’an’da Yūsuf 12/10 ve 15 ayetlerinde iki defa geçmektedir. Bu ayetlerde Hz. Yusuf’un kardeşleri tarafından atıldığı kuyuyu ifade etmektedir. 

ER-RESS | الرَسُّ

Sözlükte “içerisi taşlarla döşenmiş kuyu” manasındaki er-ress الرَّسُّ kelimesi “bir şeyi sağlam yapmak, sözü ölçüp biçip konuşmak, kazmak, ölüyü gömmek, saklamak” anlamlarını içeren r-s-s رَسَّ fiilinden gelen bir isimdir. رَسَسْتُ رَسًّا “Kuyu kazdım.” demektir. Ayrıca ezdâd fiillerden olarak  رَسَسْتُ بَيْنَهُمْ “Aralarını düzelttim veya bozdum.” anlamında kullanılmaktadır. Temelde sebat ve sağlamlığa delalet etmektedir. Bunun dışında er-ress, بَلَغَنِي رَسٌّ مِنَ الْخَبَرِ “Bana, habere dair bir şey ulaştı.”, وَجَدَ رسًّا مِنْ حُمَّى “Hummanın belirtilerine rastladı.” sözlerinde bir şeyin küçük bir parçası ve belirti; بَقِيَ فِي قَلْبِهِ رَسُّ حُبٍّ أَوْ مَرَضٍ “Kalbinde aşkın veya hastalığın izi kaldı.” ifadesinde kalıntı; أخَذَتْهُ الحُمَّى بِرَسٍّ “Ateş kemiklerine işledi.” sözünde yerleşmek anlamına gelmektedir. رُسَّ الْمَيِّتُ cümlesinde de ölünün gömülmesi manasındadır (el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 934; İbn Sīde, el-Muḥkem, 8/410; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 194-195; Semīn el-Ḥalebī, ʿUmdetu’l-Ḥuffāz, 2/89; Fīrūzābādī, Beṣāʾir, 3/68; Muḥammed Vāʿiẓ Zāde v.dğr., el-Muʿcem fī Fıḳhi Luġati’l-Ḳurʾān, 24/411,412). 

Kur’an’da iki yerde geçmektedir. Her iki yerde de (el-Furḳān 25/38; Ḳāf 50/12) أَصْحَابُ الرَّسِّ şeklinde olup “Ress ahalisi” demektir. Müfessirlerin çoğunluğu, ressin özel bir isim olma ihtimalinin yanı sıra büyük kuyu ya da kafirler tarafından  öldürülen müminlerin cesetlerinin atıldığı geniş çukur olabileceğini de dile getirmişlerdir (Ebū Ḥayyān, el-Baḥru’l-Muḥīṭ, 6/457; İbn ʿĀşūr, et-Taḥrīr, 19/27,28; 26/296). 

KARŞILAŞTIRMA

el-Biʾr, el-cübb ve er-ress “kuyu” manasını ifade etme bakımından yakın anlamlı olsalar da bu kelimelerin arasında bazı farklar vardır. Her biri lügat ve istimalde su ihtiyacının giderildiği, içerisinde suyun biriktiği çukur ve kuyuları ifade etmektedir. Bu ortak mananın yanında el-biʼr, içi örülü olan ve içerisinde su bulunsun bulunmasın daha çok insan eliyle yapılan kuyulara verilen isimdir. Ayrıca bu kelime bütün kuyular için müşterek isim olarak da kullanılmaktadır. el-Cübb; doğada topraktan yarılıp ayrılarak kendiliğinden oluşan, içi taş ve benzeri cisimlerle inşa edilmeyen, kenarları kapatılmamış, derin ve suyu çok olan kuyulardır. Çöldeki kuyuların çoğu bu şekildedir. Bu bilgilerden hareketle el-cübbün, el-biʾrden oluşum ve şekilsel açıdan farklılık arz ettiğini ve onda daha çok doğal oluşumun ön plana çıktığını söyleyebiliriz. el-Biʾr ve el-cübb umumî bir anlam ifade ederken; er-ress daha özel bir manada olup helak edilen belli bir kavme ait hususi bir kuyuya tekâbül etmektedir (Muḥammed Vāʿiẓ Zāde v.dğr., el-Muʿcem fī Fıḳhi Luġati’l- Ḳurʾān, 4/ 564).