Ağır Gelmek - Zor Olmak

النَوْءُ | الثِقَلُ | الأوَدُ

Müellif: Eyyüp Tuncer
Yayınlanma Tarihi: 30.03.2022            

EL-EVED | الأوَدُ

Sözlükte el-eved “eğilmek, eğrilmek, bükülmek, kıvrılmak” gibi anlamlara gelmektedir. التَأَوُّد “dal ve çubuk gibi bir nesnenin eğilmesi, kıvrılması”; الأَوَدُ ise “bükülmek, eğrilmek” manalarını ifade etmektedir. أُدْتُ الْعُودَ فَأَنَا أَؤُودُهُ أَوْداً فَانآدَ “Çubuğu büktüm ve nihayetinde çubuk büküldü.”; تَأَوَّدَ النَّبْتُ “Bitki eğildi; kıvrıldı.” demektir. Eğrilmek, bükülmek ve kıvrılmak ile zorlamak, zor gelmek, belini bükmek ve yormak arasında bir anlam bağı tesis edilmiştir. Bu sözcüğün bir şeyin zor gelmesi gibi kullanımları mecaz kapsamındadır. Buradan hareketle  آدَنِي هذا الْأَمْرُ “Bu iş bana ağır geldi; beni aştı.”; آدَه الكِبَرُ “Yaşlılık onu zorladı; belini büktü.” kullanımları kelimenin ilk anlamıyla bağlantılıdır (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 1/98; İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 2/234; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 14/244; İbn Fāris, Muʿcem, 1/154-156).

Kur’an’da bir defa geçmektedir. el-Baḳara 2/255 ayetinde yerde ve göktekilerin Allah’a ait olduğu vurgulandıktan sonra O’nun bütün mahlukatı koruma ve gözetme hususunda zorlanmadığı bildirilmiştir (Muḳātil, Tefsīr, 1/213; Ṭaberī, Cāmiʿu’l-Beyān, 5/542; Māverdī, en-Nuket, 1/326; Beġavī, Meʿālimu’t-Tenzīl, 1/313).

ES-S̱İḲAL | الثِقَلُ

Sözlükte es-s̱iḳal الثِقَلُ “hafifliğin zıddı olan ağırlık; tartı ve miktar tayininde ağır basan taraf” anlamlarına gelmektedir. Yolcunun bineği üzerinde taşıdığı eşya الثَّقَل; ağırlık ölçüsü birimi ise المِثْقَال olarak ifade edilir. Bu kelime  دِينَارٌ ثَاقِل “tartıda ağır basan dinar”, هذه الكَفَّةُ أَثْقَلُ مِن الْأُخْرَى “Bu kefe diğerinden daha ağırdır.”, امْرَأَةٌ مُثْقَلٌ “hamile kadın” ibarelerinde olduğu gibi temelde somut durumları anlatır. Bunun yanı sıra  ثَقُلَ سَمْعِي “Kulağım ağırlaştı.”,  ثَقُلَ عليَّ كَلَامُكَ “Sözün bana ağır geldi.”, أثْقَلَهَ المَرَضُ “Hastalığı ağırlaştı.” cümlelerinde ise mecaz ifade eder.  الثَقِيلُ insanların bir niteliği olarak çok ağır, hantal olmak gibi olumsuzluk bildirmekle beraber vakur, ağırbaşlı gibi olumlu anlamda da kullanılmaktadır. أَثْقَلَهُ الغُرْمُ وَالْوِزْرُ sözü borç, günah gibi soyut şeylerin birisine ağır gelmesini belirtir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 1/204; İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 2/430; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 9/78-79; İbn Fāris, Muʿcem, 1/382; İbn Sīde, el-Muḥkem, 6/353; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 1/111).

Kur’an’da türevleriyle 28 yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu manalardadır:  1. Ağırlık, ağır gelmek (en-Nisā 4/40; el-Aʿrāf 7/8). 2. Günah, günahkâr (el-ʿAnkebūt 29/13; Fāṭır  35/18) 3. Yük eşyası (en-Naḥl 16/7). 4. Gebe, hamile olmak (el-Aʿrāf  7/189). 5. Dünyaya meyletmek, toprak, arazi, mal-mülk gibi dünyalıkları tercih etmek (et-Tevbe 9/38). 6. İnsanlar ve cinler (er-Raḥmān 55/31) (Dāmeġānī, Ḳāmūs, 92).

EN-NEV’ | النَّوْءُ

Sözlükte en-nev’ النَّوْءُ “düşmek, düşeyazmak, düşmeye yüz tutmak” gibi anlamlara gelmektedir. Bu kelime yıldızın düşmesi; bir nesneyi zorla ve yavaşça kaldırırken bükülmek, eğilmek, bir şeyi ayağa kaldırmak gibi anlamları ifade eder. Yıldızın batıda kaybolup doğuda ortaya çıkmasından hareketle السُّقُوطَ “düşüş” ve النُّهُوضُ “kalkış” olmak üzere zıt anlamlarda kullanılmaktadır. Bu kökten türeyen manalar, ağırlıktan dolayı bir tarafa meyletmekle ilişkilidir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 4/275; İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 2/1104; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 15/536-541; İbn Fāris, Muʿcem, 5/366-367; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 12/292).

Kur’an’da bir yerde geçmektedir. el-Ḳaṣaṣ 28/76 ayetinde Kârûn’un hazinelerinin anahtarlarını güçlü bir topluluğun ancak zorla kaldırabileceği ve güçlükle taşıyabileceği anlatılmıştır (el-Ḳaṣaṣ 28/76).

KARŞILAŞTIRMA

el-Evd, es-s̱iḳal ve en-nev’ “ağır ve zor gelmek ” manası bakımından yakın anlamlı olsalar da bu kelimelerin arasında bazı farklar vardır. es-S̱iḳal temelde ağırlıkla ilgilidir. Bu ağırlık, bazen somut bazen soyut olarak tezahür eder. el-Evd ve en-nev’ kelimelerinin ağırlık manası ikincil anlamlarındandır. Bu meyanda el-evd “eğilmek, eğrilmek, bükülmek, kıvrılmak”; en-nev’ ise “düşmek, düşeyazmak, düşmeye yüz tutmak” gibi anlamlarından hareketle ağırlık manasını kazanmıştır. Buna göre el-evd  bir şeyin doğal durumun dışına çıkmasını ifade etmektedir. En-nev’ ise temelde düşmek anlamını korumakla birlikte bir nesneyi ayağa kaldırırken düşmeye meyletmekle ilgilidir (Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 1/189, 12/292).