Bağırsak

اَلْحَاوِيَةُ | اَلْمِعَى

Müellif: Esat Özcan
Yayınlanma Tarihi: 30.03.2023            

EL-ĀVİYEʾ |  اَلْحَاوِيَةُ

Sözlükte el-ḥāviye اَلْحَاوِيَةُ “karın boşluğu; ince veya kalın bağırsak; çayır ve bahçelerde bulunan dolambaçlı ark; yağmur suyu ile dolu çukur” manalarına gelir. “Toplamak, biriktirmek, kuşatmak; dönmek ve renk olarak siyaha çalmak” anlamındaki حَوَى fiilinden türemiştir. Nitekim حَوَى فُلَانٌ اَلْمَالَ وَاحْتَوَى عَلَيْهِ “Adam, mal topladı ve mal sahibi oldu.”;  تَحَوَّتِ الْحَيَّةُ “Yılan yuvarlak şekil aldı ve toplandı.”;  اِحْتَوَى الْقَوْمُ “İnsanlar komşu oldu.”; حَوِيَ الْفَرَسُ “Atın rengi siyaha çaldı.” demektir. İçinde bağırsaklar toplandığı için karın, اَلْحَاوِيَةُ  ismini almıştır. Kelimenin çoğulu اَلْحَوَايَا şeklindedir. اَلْحَوِيُّ “bir şeyi hak ettikten sonra elde eden ve devenin su içmesi için yapılan küçük havuz”; اَلْحَوِيَّةُ “kadınların oturması için deve hörgücü etrafına geçirilen içi dolu örtü, sel sularının toplandığı çukur ve yuvarlak olan her şey”; اَلْأَحْوَى “rengi siyaha çalan değerli at”; اَلتَّحْوِيَةُ “büzüşmek”; عَظِيمُ الْحَاوِيَةِ “çok yiyen adam”; اَلْحِوَاءُ ise “bir şeyi kuşatan yer” anlamında kullanılır (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 1/376; İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 1/231; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 5/292-294; Ṣāḥib b. ʿAbbād, el-Muḥīṭ, 3/239-241; Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 6/2321-2323; İbn Sīde, el-Muḥkem,  4/35; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 1/225; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 2/375-376; Muḥammed Vāʿiẓ Zāde v.dğr., el-Muʿcem, 14/393-399).

Kur’an’da türevleriyle birlikte iki yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu manalardadır: 1. Karın boşluğu ve bağırsak (el-Enʿām 6/146). Burada Yahudilere haram kılınan yiyecekler sayılarak bunlardan birinin bağırsaklara yapışan yağ olduğu zikredilmiştir. 2. Kararmış (el-ʾAʿlā 87/5). Bu ayette Allah’ın baharda bitkileri yeşerttikten sonra kapkara bir hale getirmesi anlatılmaktadır.  

EL-MİʿĀ  | اَلْمِعَى 

Sözlükte el-miʿā  اَلْمِعَى “bağırsak” demek olup “bir araya getirmek ve birlikte olmak” anlamındaki مَعَى fiilinden türemiştir. Nitekim إِنَّا مَعَكُمْ “Biz sizinleyiz.”; تَأَمَّعَ الرَّجُلُ وَاسْتَأْمَعَ “Adam herkese ben sizinleyim dedi, kendi başına boş boş dolaştı.” manasındadır. ِAraplar birisinin hali düzeldiğinde onun bolluk ve bereket içinde bulunduğunu ifade etmek için هُمْ مِثْلُ المِعَى وَالْكِرْشِ “Onlar (dolu) bağırsak ve mide gibiler.” der. Bağırsaklar, bir arada bulunduğu için el-miʿā ismini almıştır. Kelimenin çoğulu اَلْاَمْعَاءُ şeklindedir. el-Miʿā, “iki sert zemin arasındaki alçak ve yumuşak yer; yamaç, vadi ve bahçelerde bulunan dolambaçlı ark; yağmur sularının toplandığı, yan yana bulunan dar çukur” için de kullanılır. مَعَ zaman, mekân veya mana bakımından bir arada bulunmayı; اَلْإِمَّعُ/اَلْإِمَّعَّةُ/اَلْمَعْمِيُّ hiç kimseyle dost olmayan ve herkese seninle birlikteyim diyerek herkesi sorgusuz taklit eden adamı; اَلْمَاعِي hafif yemeği; اَلْمَعْمَعَةُ savaşta yiğitlerin çıkardığı sesi; اَلْمَعْمَعَانُ savaşın kızıştığı anı anlatır (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 4/156-157; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 3/248-251; Ṣāḥib b. ʿAbbād, el-Muḥīṭ, 2/180-181; İbn Sīde, el-Muḥkem, 2/210; 2/448; Iṣfehānī, el-Mufredāt, 470; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 11/148-149).

Kur’an’da  bir yerde geçmektedir. Bu yerde bağırsak anlamında olup cehennemde kafirlerin içeceği kaynar suyun bağırsaklarını parçalayacağı belirtilmektedir (Muḥammed 47/15). 

KARŞILAŞTIRMA

el-Ḥāviye ve el-miʿāʾ “bağırsak” manası bakımından yakın anlamlı olsa da bu kelimelerin arasında bazı farklar vardır. el-Ḥāviye karın boşluğu, genel olarak veya içinde ya da üzerinde yağ tabakası bulunan bağırsak iken, el-miʿāʾ sadece bağırsak manasına gelmektedir. Bu bakımından el-Ḥāviye bağırsakları (el-miʿāʾ) içinde toplayan yağ tabakası olarak yorumlanmıştır. Buna göre el-Ḥāviyede daha çok toplama, el-miʿāʾda ise bir arada bulunma manası ön plandadır (İbn ʿĀşūr, et-Taḥrīr, 6/142).