Asa - Baston

الْعَصَا | الْمِنْسَأَةُ

Müellif: Sevim Gelgeç
Yayınlanma Tarihi: 21.02.2023            

EL-ʿAṢĀ | اَلْعَصَا

Sözlükte “baston ve sopa” manasındaki el-ʿaṣā اَلْعَصَا, kök itibariyle iki zıt anlama da işaret eden عَصَوَ fiilinden türemiştir. Hem “toplanmak, bir araya gelmek” hem de “bölünmek” anlamındadır. Nitekim topluluk el-aṣā diye isimlendirilir. Bu bağlamda فَمَنْ خَالَفَهُمْ فَقَدْ شَقَّ عَصَا الْمُسْلِمِينَ cümlesi “İslam topluluğuna muhalefet edenler, Müslümanların birliğini bozmuştur.” anlamındadır. Sopa ve baston için el-ʿaṣā sözcüğünün kullanılması parmakların bir araya gelip onu kavraması sebebiyledir. Bununla ilişkili olarak عَصَوْتُهُ “Ona asa ile vurdum.” ve عَصَيْتُ بِالسَيْفِ “Kılıçla vurdum.” cümlelerinde kelimenin “vurmak” anlamı ön plana çıkmakta olup buradan hareketle عَصَوَ fiilinin “koruma” anlamına da işaret edilmiştir. Seferden dönenin hâli mecaz yoluyla أَلْقَى فُلَانٌ عَصَاهُ “Falan kişi asasını attı.” şeklinde anlatılır (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 3/175; İbn Fāris, Muʿcem, 4/334; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 337-338; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 1/658; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 8/190).

Kur’an’da on iki yerde geçmektedir. Geçtiği ayetlerin tamamında “asa ve baston” anlamındadır. Bu kelime Hz. Musa’nın asasını taşa vurmasıyla on iki pınarın fışkırması (el-Baḳara 2/60), Firavun karşısında asasının yılana dönüşmesi (el-Aʿrāf 7/107), Hz. Musa’nın ona yaslanması, onunla davarına yaprak silkelemesi (Ṭā-Hā 20/18) ve asasını vurarak denizi ikiye bölmesi (eş-Şuʿarā 26/45, 63) hadiseleriyle ilgili olarak kullanılmıştır. Māturīdī’ye göre ayetlerde zikredilen ʿaṣā “Allah’ın, Hz. Mûsâ’nın nübüvvet ve risâletine kıldığı delillerden biridir.” (Māturīdī, Teʾvīlātu’l-Ḳurʾān, 1/139; Beġavī, Meʿālimu’t-Tenzīl, 1/99).

EL-MİNSEʾE | اَلْمِنسَأَةُ 

Sözlükte “değnek” anlamındaki el-minseʾe اَلْمِنسَأَةُ kelimesi “geciktirmek; itmek, uzaklaştırmak; artırmak” manasındaki نَسَأَ kökünden türemiştir. Nitekim kadının ay hâli gecikip hamileliği belirince نُسِئَتِ الْمَرْأَةُ; Borçlu kişinin borcunu geciktirmesi ise أَنْسَأْتُهُ الدَّيِنَ şeklinde söylenir. Aynı kökten türeyen اَلنَّسْئ “içine su karıştırılarak artırılan süt” için ve اَلنَّسِيءُ ise cahiliye araplarının haram ayları erteleme âdetine denir. Bunun yanı sıra “büyük değnek/baston” için اَلْمِنْسَأَةُ denilir. Değneğe bu adın verilmesi onunla yoldaki zararlı şeylerin itilip bir kenara atılması sebebiyledir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 4/213-214; ʾEzherī, Tehzību’l-Luġa, 13/82-84; İbn Fāris, Mucmelu’l-Luġa, 866; el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 1/76-77; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 492; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 2/625).

Kur’an’da türevleriyle iki yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu anlamlardadır: 1. Ertelemek (et-Tevbe 9/37). 2. Hz. Süleyman’ın asası (Sebeʾ 34/14) (Muḳātil, Tefsīr, 3/527-528; Ṭaberī, Cāmiʿu’l-Beyān, 19/237-238).

KARŞILAŞTIRMA

el-ʿAṣā ve el-minse’e “asa ve değnek” manası bakımından yakın anlamlı olsa da bu kelimelerin arasında bazı farklar vardır. el-ʿAṣā daha umumi bir manadadır. Ele alınıp çeşitli ihtiyaçları gidermek için kullanılan sopa ya da asadır. Buradan hareketle istiare yoluyla kendisiyle ihtiyaçların görüldüğü ittifak ve kuvvet gibi başka şeyler için de kullanılmaktadır. el-Minseʾe ise yaşlıların yürümek için destek aldığı baston, asa; çobanın develerini otlatırken onları dürttüğü büyük sopadır. Hz. Süleyman işlerini yaparken cinleri çalıştırmak için el-minseʾe ile onları yönlendirmiştir. Bu bakımından Hz. Süleyman’ın gücüne işaret etmesi bakımından el-ʿaṣā yerine minseʾe kullanılmıştır  (Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 8/190, 12/102).