Avret - Edep Yeri

السوأة | العورة

Müellif: Mahmut Sami Çöllüoğlu
Yayınlanma Tarihi: 06.03.2022            

ES-SEV’E | ُالسَوْءَة

es-Sev’e السّوْءَة kelimesi “kötülük yapmak, kötülemek, rahatsız etmek; kötü, çirkin, rahatsızlık-utanç verici olmak” anlamlarına gelen s-v-e ساء/ سوأ kökünden türemiş bir isimdir. سُؤت فلانا وسُؤت وجه فلان ifadesi “Falana kötülük ettim. Falanı yüzüne karşı kötüledim.” demektir. el-Ḳaṣaṣ 28/4’de olduğu gibi kökün geçişsiz kullanımına örnek olan ساء ما فعل فلان صنيعا ifadesi birisinin yaptığı davranışın son derece kötü ve çirkin olmasını anlatır (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 2/290; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 13/131; İbn Sīde, el-Mukem, 8/633).  

es-Sev’e kinâye yoluyla “erkek ve kadının cinsel uzvu” anlamını taşır. Görülmemesi gereken bir mahal olmasından ötürü bakan ondan rahatsız olur. Ayrıca güzel bulunmayan her durum, sıfat ve eylemi ifade etmek için de kullanılmaktadır (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 2/291; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 13/131; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 253; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 1/480; Semīn el-Ḥalebī, ʿUmdetul-uffāz, 2/231).

es-Sev’e tekil ve çoğul olarak Kur’ân’da yedi kez geçer. el-Māʾide 5/31 ayetinde tekil formunda Kābil’in öldürdüğü kardeşi Hābil’in cesedini ifade etmek için kullanılır. el-A‘rāf 7/20’de çoğul olarak Hz. Âdem ile Havvâ’nın “yasak ağaç” hâdisesinden sonra farkına varıp da cennet yapraklarıyla örtmeye çalıştıkları avret mahallerini ifade eder. İlgili ayetlerdeki “gizlemek” anlamındaki vārā وارى fiili ile beraber kullanıldığı düşünülürse hem cesedin hem de avret yerinin örtülüp gizlenmesi gereken yerler olduğu anlaşılır. Buna göre Kur’ân’da şu iki vecihte kullanıldığı söylenebilir: 1. Ceset/cansız beden (el-Māʾide 5/31). 2. Avret mahalli, edep yeri/ayıp yeri (el-Aʿrāf 7/20, 22, 26, 27; Ṭā-Hā 20/121; Māverdī, en-Nuket, 2/213; Rāzī, Mefātīul-Ġayb, 14/50; Beġavī, Meʿālimut-Tenzīl, 3/44).

EL-‘AVRE | ُالعَوْرَة

el-ʿAvre العورة kelimesi “bir gözü kör olmak, görme yeteneğinin gitmesi, gözde kusur, boşluk ya da oyuk oluşması” anlamındaki ‘a-v-r عور kökünden türeyen bir isimdir. عوِرت عينه ifadesi “Gözü kör oldu, görme yeteneği gitti.” manasındadır (Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 3/170; Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 3/251; Muṣṭafavī, et-Taḥḳī, 8/317).

el-ʿAvrenin anlamı bağlama göre değişir. “İnsanın kendisine saygısı ve utanma duygusu ile (açık kaldığında) üzerini örttüğü her şeyi” ifade eder. Dolayısıyla insanın “edep yeri, makat/cinsel uzvu” da görüldüğünde utanılacak, ayıplanacak bir şey olması sebebiyle kinâyeli bir şekilde bu kelime ile ifade edilmektedir. Elbisedeki “yırtık, delik; ev, mesken gibi mekânların ya da savaşlarda ordunun emniyetini ortadan kaldıracak olası tehdit ve güvenlik zafiyetine imkân veren gedik, boşluk, açıklık, korunaksızlık; dağlardaki yarık ve çatlaklar; güneşin doğuş ve batış yeri” anlatılmak istenirken el-ʿavre kullanılmaktadır (Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 3/171; el-Cevherī, e-ıā, 2/760; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 353; Semīn el-Ḥalebī, ʿUmdetul-uffāz, 3/140; el-Munāvī, et-Tevīf, 249).

Kur’ân’da tekil ve çoğul olarak dört defa geçmektedir. Şu üç manada kullanılmıştır: 1. Açıklık, gedik, güvenli olmayan, korunaksız (el-Aḥzāb 33/13). 2. Avret mahalli (en-Nūr 24/31). 3. Karı-kocanın halvet halinde olabileceği üç mahrem vakit (en-Nūr 24/58; Ḥīrī, Vucūhu’l-urʾān, 239; Ebu’s-Suʿūd, İrşād, 4/145).

KARŞILAŞTIRMA

es-Sev’e ve el-ʿavre kelimeleri kinâye yoluyla insanın edep yerlerini ifade etmek bakımından yakın anlamlı olsa da aralarında bazı farklar bulunmaktadır. es-Sev’e kelimesinin kökünde kötülük yapmak ve hoşa gitmeyen bir duruma neden olmak manası vardır. el-ʿAvrede ise bir kusurun ve eksikliğin kapatılması ve gizlenmesi ön plana çıkmaktadır. Bu iki kelime arasında sebep-sonuç ilişkisi olduğu söylenebilir. Şöyle ki es-sev’e hoşa gitmeyen bir durum ortaya çıkarmak bakımından sebep bildirirken el-ʿavre ise hoşa gitmeyen durumun gizlenmesi cihetiyle sonuç bildirmektedir.

es-Sev’enin Kur’ân’daki kullanımları sadece insan ile alakalıdır. Oysa el-ʿavre kelimesi birlikte geçtiği farklı kelimelerle anlam genişlemesine uğramıştır. el-ʿAvre insanın yanısıra mekân ve zamanla da irtibatlandırılmıştır. Dolayısıyla el-ʿavre, es-sev’eden daha kapsamlı bir kullanıma sahiptir. Diğer taraftan el-ʿavre kelimesinin “edep yerleri” anlamındaki çoğul şekli sadece kadınlara izafe edilmiştir. es-Sev’enin çoğulu olan sev’āt سوآت ise hem kadın hem de erkek için kullanılmaktadır.

Sözlükte “açmak, yarmak; avret, kadının cinsel organı” anlamına gelen (ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 375) ferc فرج (bk. “Ayırmak-yarmak” md.) kelimesinin de sev’e ve avret kelimeleri ile ilişkisi vardır. Ancak ferc özel olarak kadınların üreme organını ifade etmesi bakımından daha özel ve dar bir anlama sahip olduğu söylenebilir.