Başka

آخَرُ | دُونَ | غَيْرُ

Müellif: İbrahim Mansur
Yayınlanma Tarihi: 28.03.2023            

ĀḪAR | آخَرُ

Sözlükte āḫar آخَرُ “geç kalmak” anlamındaki أَخَرَ kökünden gelmektedir. Bu kök, kelime kalıplarının farklılaşmasıyla değişik anlamlara işaret edebilmektedir. Āḫar sarf bakımından ef‘alü أَفْعَلُ vezninde olup aslı أَأْخَرُ şeklindedir. Tahfif kaidesi gereği آخَرُ olarak telaffuz edilir. Müennesi أُخْرَى’dır. Sözlükte “iki şeyden biri” anlamında bir sıfattır. “Başka, diğer, öbür, öteki” anlamındaki غَيْرُ ile de eş anlamlı kabul edilir (Ḫalīl b. ʾAḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 1/60; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 7/554; İbn Fāris, Mucmelu’l-Luġa, 89; Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 2/576; İbn Sīde, el-Muḥkem, 5/234; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 1/48).

Kur’an’da türevleriyle birlikte 70 yerde geçmektedir. Bu yerlerde “diğer, başka, farklı” anlamlarındadır (el-ʾİsrā 17/22, el-Furḳān 25/4, Ḳāf 50/26). Bu kelime, sadece kendinden önce zikredilen varlık türüyle sınırlı kalmayıp başka bir türü ifade etmek için de kullanılabilir. Bu nedenle إِنْ یَشَأْ یُذْهِبْكُمْ أَیُّهَا النَّاسُ وَیَأْتِ بِآخَرِینَ “Ey insanlar! Allah dilerse sizi yok edip başkalarını getirir.” (en-Nisāʾ 4/133) ayetinde آخَرِينَ lafzı ile meleklerin kastedilmiş olması mümkün görülmüştür. (Ebū Ḥayyān, el-Baḥru’l-Muḥīṭ, 4/92).

DŪN | دُونَ

Sözlükte dūn دُونَ “aşağı, bir şeyin geri kalanı, diğer, başka” manasında olup  “üst” anlamındaki فَوْقَ kelimesinin zıddıdır. هَذَا دُونَ ذَلِكَ cümlesi söz konusu edilen şeyin, diğerinin haricinde ve aşağısında olmasını ifade eder. جَلَسَ دُونَهُ “Aşağısına oturdu.” demektir. Dūn ثَوْبٌ دُونٌ “kötü elbise” tamlamasında “basit ve bayağı”, buna karşılık زَيدٌ دُونَكَ “Zeyd senden daha soyludur.” cümlesinde ise “şerefli ve değerli” anlamı taşıyabilmektedir. Kelimenin دُوَيْنٌ şeklindeki tasğîri daha belirgin bir aşağılama anlatır (Ḫalīl b. ʾAḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 2/61; İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 1317; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 14/179-180; Ṣāḥib b. ʿAbbād, el-Muḥīṭ, 5/125; İbn Fāris, Muʿcem, 2/317; İbn Fāris, Mucmelu’l-Luġa, 341; Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 5/2115; İbn Sīde, el-Muḥkem, 9/434-436; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 1/304).

Kur’an’da 144 yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu manalardadır: 1. Başka, haricinde (el-Baḳara 2/23; Ālu ʿİmrān 3/118). Kelimenin bu kullanımlarında derece ve değer bakımından daha aşağıda olma durumu vardır. 2. Arasında (Meryem 19/17). 3. Gerisinde, arkasında (el-Ḳaṣaṣ 28/23). 4. Önce (es-Secde 32/21). 5. Aşağıda (el-Kehf 18/90)

ĠAYR | غَيْرُ

Sözlükte ġayr غَيْرُ kelimesi temelde iki anlamı olan غَيَرَ kökünden türemiştir. Bunlardan birincisi iki şeyin birbirinden farklılaşmasıdır. هَذَا الشَّيْءُ غَيْرُ ذَاكَ dendiğinde, bir şeyin diğerinden farklı ve başka olduğu ifade edilmiş olur. İkincisi ise değiştirmedir. Nitekim غَايَرْتُهُ بِسِلْعَتِي sözü, “Ürünümü onunla değiştirdim, takas ettim.” demektir. İkil ve çoğul formları da görülen kelime, aynı zamanda istisna ismi olarak da kullanılmaktadır. Sözgelimi هَذَا دِرْهَمٌ غَيْرَ دَانِقٍ cümlesi “Bu, bir dirhemin altıda bir eksiğidir.” anlamına gelir. Ġayr, مَرَرْتُ بِغَيْرِكَ ve هَذَا غَيْرُكَ örneklerinde olduğu gibi isim olabilmektedir (İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 2/783; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 8/189-190; Ṣāḥib b. ʿAbbād, el-Muḥīṭ, 4/408; İbn Fāris, Muʿcem, 4/403-405; İbn Fāris, Mucmelu’l-Luġa, 689; Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 2/775-777; İbn Sīde, el-Muḥkem, 6/12-14). 

Kur’an’da türevleriyle birlikte 153 yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu manalardadır: 1. Değişmek, değiştirmek (Muḥammed 47/15; el-ʾEnfāl 8/53). 2. Başka, farklı, dışında (en-Nisāʾ 4/56, el-Enʿām 6/164). 3. “-sız, -siz, … olmadan”. Bi-ġayr şeklindeki kullanımlarında bu mana vardır. (el-Māʾide 5/32, el-ʾAʿrāf 7/133). 4. Olumsuzlama. Nekra bir kelimeye muzâf olarak geldiğinde bu anlamı verir (el-Enʿām 6/99; Ṭā-Hā 20/22).

KARŞILAŞTIRMA

Āḫar, dūn ve ġayr “başka” manası bakımından yakın anlamlı olsa da bu kelimelerin arasında bazı farklar vardır. Āḫar kelimesindeki “başkalık”, kökündeki “gecikme ve sonradan gelme” anlamını yansıtır. Dolayısıyla “birinciden sonra gelen başka bir şey” kastedilir. Örneğin أَحَدُ الرَّجُلَيْنِ ثُمَّ الْآخَرُ dendiğinde “İki adamdan biri, sonra ikincisi” söylenmiş olur. Dūn kelimesindeki “başkalık”, gerek mekân gerekse derece ve değer bakımından daha aşağıda olmayla ilgilidir.  Ancak bir şeyden mekân bakımından farklı olan, diğer açılardan da farklı olabileceği için dūn ve ġayr birbiri yerine kullanılabilmektedir. Ġayr kökünde iki şeyin birbirinden farklı olması söz konusudur. Bu bağlamda ġayrdaki “başkalık”, bir şeyin zıddı olmayı da içine alır. Nitekim اَوْ نُرَدُّ فَنَعْمَلَ غَيْرَ الَّذِي كُنَّا نَعْمَلُ (el-ʾAʿrāf 7/53) ayetinde bu anlam vardır. Dūn kelimesinin diğer iki kelimeden bir başka farkı da kendisinden fiil türetilmemesidir (Rāzī, Mefātīḥu’l-Ġayb, 8/193; Kubeysī, Mevsūʿa, 9/207).