Ağır Başlılık - Sabırlı

حَلِيمٌ | هَوْنٌ | وَقَارٌ

Müellif: Fatih Tok
Yayınlanma Tarihi: 26.05.2022            

ḤALĪM | حَلِيمٌ 

Sözlükte “sabırlı, acele etmeyen, temkinli, ağırbaşlı, yumuşak huylu, tahammüllü ve akıllı” manasındaki ḥalīm حَلِيمٌ, ḥ-l-m حَلَمَ kelimesinden türemiştir. حَلَمَ “uykuda rüya görmek, nefsi kontrol etmek, öfkeden kaçınmak, tabii hale dönmek, sükûna ermek, mutmain olmak ve sabretmek” anlamındadır. حِلْمٌ “yumuşaklık, aceleciliği terk etmek, tahammül ve akıl” anlamlarında kullanılmaktadır. Bununla birlikte حِلْمٌ sözcüğünün gerçekte akıl anlamına gelmediği, bu anlamın aklın sebep olduğu işler dolayısıyla ona verildiği ifade edilmektedir. حُلْمٌ buluğ çağı; أَحْلَامٌ ise karışık rüya, hayal ve akıl demektir. Türkçede buluğa ermeyi ifade eden “ihtilam olma” tabirinin de bu kök ile anlam bağı bulunmaktadır. حَالِمٌ ve حَلِيمٌ buluğ çağına eren kimseyi belirtir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 1/351; İbn Fāris, Mucmelu’l-Luġa, 246-247; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 1/210-211; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 2/318-320). 

Kur’an’da türevleriyle birlikte 21 yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu anlamlardadır: 1. Ergenlik çağı (en-Nūr 24/59). 2. Rüya, düş (Yūsuf 12/44). 3. Hayal (el-Enbiyā 21/5). 4. Akıl (eṭ-Ṭūr 52/32). 5. Allah’ın kullarını cezalandırmada acele etmemesi, çok sabırlı olması (el-Baḳara 2/225, 263; Ālu ʿİmrān 3/155); peygamberlerin yumuşak huylu, sabırlı ve akıllı olmaları (et-Tevbe 9/114; Hūd 11/75, 87; eṣ-Ṣāffāt 37/101) (Iṣfehānī, el-Mufredāt, 129-130; Fīrūzābādī, el-Beṣāir, 2/495-496; el-Kebīsī, Mevsūʿa, 3/504-517).

HEVN | هَوْنٌ

Sözlükte hevn هَوْنٌ kök olarak “vakar, sükunet ve huzur” demektir. Bununla birlikte هَيِّنٌ ve أَهْوَنُ kelimeleri kolay, basit, önemsiz olmak anlamlarındadır. إِهَانَةٌ önemsememek, küçük düşürmek, değersiz görmek manasındadır. Yine هُونٌ ve مُهِينٌ şeklindeki kullanımlar zilleti, aşağılayıcı ve alçaltıcı durumları ifade eder. مَهِينٌ ise zayıf, basit ve değersiz şeyleri ifade etmek için kullanılır (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 4/332; İbn Fāris, Mucmelu’l-Luġa, 895; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 2/383).

Kur’an’da türevleriyle birlikte 26 yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu anlamlardadır: 1. Tevazu, vakar (el-Furḳān 25/63). 2. Zayıf (el-Mürselāt 77/20). 3. Alçaltıcı, zelil kılan, aşağılayıcı (el-Baḳara 2/90; el-Enʿām 6/93). 4. Kolay (Meryem 19/9, 21; er-Rūm 30/27). 5. Küçük, basit, önemsiz (en-Nūr 24/15). 6. Önemsememek, değersiz görmek (el-Fecr 89/16) (Dāmeġānī, Ḳāmūs, 478-479; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 547-548; İbnu’l-Cevzī, Nuzhe, 638-639; Fīrūzābādī, Beṣāʾir, 5/356-358; el-Kebīsī, Mevsūʿa, 12/137).

VAḲĀR | وَقَارٌ

Sözlükte vaḳr وَقْرٌ “ağırlık” demektir. Vāv harfi fethalı olarak وَقْر şeklinde kullanıldığında sağırlığı yani kulaklara çöken ağırlığı belirtir. Bu durum işitme duyusunun kaybolması şeklinde olabileceği gibi, ağır işitme şeklinde de olabilir. Vāv harfi kesreli olarak وِقْر  şeklinde geldiğinde ise “yük” anlamındadır. وَقَارٌ “tevazu, sükunet, ağırbaşlılık”; تَوْقِيرٌ ise yüceltmek, tazim etmek anlamlarını ifade etmektedir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 4/390; İbn Fāris, Mucmelu’l-Luġa, 933; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 2/349; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 13/193-194).

Kur’an’da türevleriyle birlikte dokuz yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu anlamlardadır: 1. Kulaktaki ağırlığı ifade eden sağırlık (el-Enʿām 6/25; el-İsrā 17/46; Luḳmān 31/7). 2. Yük (ez-Zāriyāt 51/2). 3. Allah için büyüklük ve yücelik (Nūḥ 71/13). 4. Yüceltmek (el-Fetḥ 48/9) (ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 529-530; el-Kebīsī, Mevsūʿa, 12/479-484).

KARŞILAŞTIRMA

Ḥalīm, hevn ve vaḳār “ağırbaşlılık, vakar, sükunet, yumuşak huyluluk” bakımından yakın anlamlı olsa da bu kelimeler arasında bazı farklar vardır. حَلِيمٌ Allah için kullanıldığında merhameti dolayısıyla O’nun kullarını cezalandırmak için acele etmemesi; peygamberler için kullanıldığında ise onların akıllı, uyumlu, yumuşak huylu ve şefkatli olmaları anlamına gelmektedir. Hevn mümin kulların olumsuz durumlar karşısında sergilediği sakin ve alçak gönüllü tavrı; vaḳār ise Allah’ın zatının yüceliğini ve ve azametini ifade etmektedir. Hevn Allah için kullanılmamaktadır. Muṣṭafavī vaḳār kelimesinin ism-i faili olan وَقُورٌ kelimesinin de Allah için kullanılmadığını belirtir. Hevn kelimesinin türevlerinde karşımıza çıkan basit, önemsiz, zillet gibi olumsuz anlamlar, vaḳr kelimesinde de vardır ve mecâzî olarak vahye kulak asmamayı, dolayısıyla da Allah karşısında zelil duruma düşmeyi ifade eder. Ḥalīm ise insanı böyle bir duruma düşmekten kurtaracak şekilde aklı başında hareket etmeyi anlatan bir vasıftır (Māturīdī, Teʾvīlāt, 2/454; 7/221; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 13/193-195).