Açmak

اَلفَتْحُ | اَلشَّرْحُ

Müellif: Davut Şahin
Yayınlanma Tarihi: 24.03.2023            

EŞ-ŞERḤ | اَلشَّرْحُ

eş-Şerḥ اَلشَّرْحُ kelimesi sözlükte “eti (keserek) açtı, genişletti, yaydı” anlamındaki ş-r-ḥ  شَرَحَ kökünden türeyen bir isimdir. Kesilen her bir parça da شَرْحَة diye isimlendirilir. Kapalı bir sözü beyan etmek/açıklamak gibi anlamlarının yanı sıra bir şeyi korumak ve anlamak manalarının olduğu da ifade edilmiştir. Bir konudaki kapalı hususu açıklayan kişi için شَرَحَ فُلاَنٌ أَمْرَهُ denir. el-Ḥicr 15/97 ayeti dikkate alınarak şereḥanın “Daraldı.” anlamına gelen ضَاقَ fiilinin zıttı olduğu söylenebilir. Araplar, keder ve endişeyi ضَيْقُ الصَدْرِ ifadesiyle karşılarlar (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 3/93; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 4/179-180; İbn Fāris, Muʿcem, 3/269; el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 2/631).

Kur’an’da صَدْر kelimesiyle birlikte beş yerde geçer. el-İnşirāḥ 94/1’de Hz. Muhammed, Ṭā-Hā 20/25’de Hz. Musa olmak üzere iki ayetteki muhatap peygamberdir. Burada شَرَحَ صَدْرَهُ “göğsü genişletmek, içi ferahlatmak, onu kederden kurtarmak” demektir. Bu ayetlerde eş-şerḥ  muhatabı, zorlukları sabır ve sebatla karşılayacak düzeye getirmek biçiminde de anlaşılabilir (Ebu’s-Suʿūd, İrşād, 3/624). Ş-r-ḥ fiilinin صَدْر kelimesiyle birlikte geçtiği diğer üç ayette ise muhatap genel manada insandır. Bunlardan ikisi (el-Enʿām 6/125, ez-Zümer/39/22) kalbi İslam’a açmak, biri (en-Naḥl 16/106) ise küfre açmaktır. Kalbin İslam’a veya küfre açılması şu bağlamdadır: Bir kişi Allah’ın razı olduğu şeyin faydalı, en iyi olduğuna kanaat getirip ona yönelirse gönlü onu yapmaya yatkın hale gelir. İşte buna kalbin genişlemesi denir. Aynı şey Allah’ın razı olmadığı husus için de geçerlidir. Burada kalbin, İslam’ı veya küfrü kabul etmeye hazır hale gelme durumu söz konusudur (Rāzī, Mefātīḥu’l-Ġayb, 13/191; Ebu’s-Suʿūd, İrşād, 2/281, 4/608).

EL-FETḤ | اَلفَتْحُ

el-Fetḥ اَلفَتْحُ kelimesi sözlükte “bir şeyi açtı, davalılar arasında hüküm verdi, zafer kazandı, ortaya çıkardı, açıkladı” anlamındaki f-t-ḥ  فَتَحَ kökünden bir isimdir. Kapatma ve kilitleme/ الإغْلاق eyleminin zıttı olarak kullanılır. فَتَحَ لِي فُلَانٌ القَوْلَ فِي هذا الْبَابِ ifadesi “Falanca bu husustaki sözü bana açıkladı.” anlamındadır. Kuraklığı ortadan kaldırdığı için yağmura الفَتوح denilir.  الفُتُحُ ise “açık ve geniş” manasında olup açık ve geniş kapı için بابٌ فُتُحٌ ifadesi söylenir (Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 4/445; İbn Fāris, Mucmelu’l-Luġa, 710; ʿAskerī, el-Vucūh ve’n-Neẓāʾir, 375).

Açma ve hüküm verme arasında şöyle bir ilişki kurulabilir: Bir sorun ortaya çıktığında bu durum ilişkileri zorlaştırır hatta ortadan kaldırır. Verilen karar ile sorun çözülmüş ve ilişkilerin önü açılmış olur. el-Fetḥ biri somut diğeri de soyut olmak üzere iki durumla ilişkilidir. Kapı açmak somuta, üzüntüyü gidermek ise soyuta misaldir.

Kur’an’da türevleriyle birlikte 38 defa geçmektedir. Hükmetmek, göndermek ve yardım şeklindeki anlam çerçevesine bağlı olarak bu yerlerde şu manalara gelmektedir: 1. Hüküm vermek, takdir etmek (el-Fetḥ 48/1). 2. Hüküm günü (es-Secde 32/29). 3. Rahmet göndermek (Fāṭır 35/2). 4. Yardım (el-Māʾide 5/52). 5. Kapalılığı gidermek (görülmeyen bir şeyi görülür kılmak). Kur’an’da geçtiği üzere bu da şu şekillerde olur: a. Yardım kapılarının açılması (el-Baḳara 2/89). b. Ganimet verilmesi ve zafer kapılarının açılması (en-Nisā 3/141). c. Allah’a hazinelerin açılması (el-Enʿām 6/59). d. Nimet kapılarının açılması (el-Enʿām 6/44). e. Göğün kapılarının açılma(ma)sı, rahmetten yoksun bırakılma (el-Aʿrāf 7/40). f. Hasımlar arasındaki sorunların giderilmesi (el-Aʿrāf 7/89). g. Bereket kapılarının açılması, bahşedilmesi (el-Aʿrāf 7/96). h. Helak kapılarının açılması (el-Enfāl 9/19). ı. Eşyanın kılıfından çıkarılması (Yūsuf 12/65). i. Mucize ile göğün kapılarının açılması (el-Ḥicr 15/14). j. (Ye’cûc ve Me’cûc’ün ortaya çıkmalarını engelleyen) seddin kıyamet günü açılması (el-Enbiyā 21/96). k. Azap kapılarının açılması (el-Müʾminūn 23/77). l. Dostların ve akrabaların (yemek yemek için birbirlerinin) evlerini açması (en-Nūr 24/61). m. Duaya icabet için kapının açılması, duaya icabet edilmesi (eş-Şuʿarā 26/118). n. Cehennem ve cennet kapılarının açılması (ez-Zümer 39/71, 73). o. Sevap ve üstünlük kapılarının açılması (el-Fetḥ 48/18). p. Tufan gönderilmesi (el-Ḳamer 54/11). r. Müslüman eliyle bir beldenin fethedilmesi (en-Naṣr 110/1) (Fīrūzābādī, Beṣāʾir, 4/161-163).

KARŞILAŞTIRMA

"Açmak" bakımından yakın anlamlı olsa da el-fetḥ ve eş-şerḥ kelimeleri arasında bazı farklar vardır. el-Fetḥ kök olarak kapalı olan bir şeyin açılması, eş-şerḥ ise dar olan bir şeyin darlığının giderilip genişletilmelidir. ʿAskerī’nin yaptığı açıklamaya göre fetḥ evvel emirde arkada, görünmeyen bir şeyin ortaya çıkması için "iki şey arasını ayırmak" manasına gelse de kelimenin anlamı zamanla genişlemiştir. Bu bağlamda فَتَحَ الى المَعْنى فَتْحاّ ibaresi “Anlam için bir yol açtı/manayı ortaya çıkardı.” demektir (ʿAskerī, el-Furūḳu’l-Luġaviyye, 150).

eş-Şerḥ kelimesinin kök anlamı ile Kur’an’daki anlamı arasında ise şöyle bir ilişki kurulabilir: Etin pişirilmesi için kesilmesi ve parçalanması gerekiyorsa kalbin de bir şeyi almayı hazır hale gelmesi için darlığının gitmesi ve böylece sükunet bulması gerekir. Bu bağlamda el-fetḥin kapalı olan bir şeyin açık hale getirilmesi, eş-şerḥin ise dar olan bir şeyin genişletilmesi olduğu söylenebilir. Bu iki kelime arasında Kur’an’daki kullanımı bakımından umum-husus ilişkisi kurulabilir. Şöyle ki el-fetḥ kapıyı açmak ve çeşitli nimetler vererek sıkıntıları gidermek gibi soyut ve somut durumlar için kullanılırken eş-şerḥ ise kalbi ferahlatma anlamında daha çok soyut durumlar için kullanılır.

İlişkili Maddeler