Batmak - Kaybolmak

أَفَلَ | دَلَكَ | غَرَبَ

    
Yayınlanma Tarihi: 29.09.2022            

ʾEFELE | أَفَلَ

Sözlükte ʾefele أَفَلَ “kaybolmak, gitmek ve sütten kesilmiş deve yavrusu” olmak üzere iki anlama sahiptir. أَفَلَتِ الشَّمْسُ cümlesi Güneş’in batıp kayboluşunu anlatır. أَفَلَ الشَّئُ “Bir şey gitti.” demektir. Kaybolan her şey için de آفِلٌ kullanılır. Dölün rahimde yerleşmesi bu fiil ile ifade edilir. Buradan hareketle ʾefele “Yüklendi, hamile kaldı.” anlamına gelir. أَفِيلٌ “sütten kesilmiş deve yavrusu”; أَفِلَ الرَّجُلُ ise “Adam canlandı, güçlendi, dinçleşti.” anlamındaki ifadelerdir  (Ḫalīl b. Aḥmed,  Kitābu’l-ʿAyn, 1/76; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 15/378; Ṣāḥib b. ʿAbbād, el-Muḥīṭ, 10/344; İbn Fāris, Muʿcem, 1/119; el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 6/1623; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 1/31).

Kur’ân’da üç ayette (el-Enʿām 6/76-78) geçmekte olup Güneş ve Ay’ın batıp kaybolması, ışığının görünmemesi anlamında kullanılmıştır (Muḳātil, Tefsīr, 1/572-573; Ṭaberī, Cāmiʿu’l-Beyān, 9/361-362; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 20; Ebū’l-Beḳā, el-Kulliyyāt, 155; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 1/112-113).

DELEKE | دَلَكَ

Sözlükte deleke دَلَكَ “ovalamak; gitmek, yönelmek, batmak” manalarına gelir. دَلَكْتُ السُّنْبُلَ buğday başağını ovarak tohumunu kabuğundan ayırma eylemini ifade etmek için kullanılır. Güneş’in göğün tepe noktasından batıya doğru yönelmesi veya batmasına دَلَكَتِ الشَّمْسُ denir. دُلُوك ise bu durumu anlatan bir mastardır (Ḫalīl b. Aḥmed,  Kitābu’l-ʿAyn, 2/42; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 10/116-118; Ṣāḥib b. ʿAbbād, el-Muḥīṭ, 6/210; el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 6/1584; İbn Sīde, el-Muḥkem, 6/753-754).

Kur’ân’da sadece bir yerde دُلُوكٌ formunda mastar olarak geçmektedir. Bu yerde (el-İsrā 17/78) Güneş’in göğün tepe noktasından batıya doğru yönelmesi veya batmasını anlatır. Müfessirler bu zamanı, öğle ve ikindi namazının vakitleri ya da akşam namazının vakti olarak yorumlamışlardır (Muḳātil, Tefsīr, 2/546; Ṭaberī, Cāmiʿu’l-Beyān, 15/22-32; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 171; Ḳurṭubī, el-Cāmiʿ, 13/138-139; Fīrūzābādī, Beṣāʾir, 2/606; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 3/253-254). 

ĠARABE | غَرَبَ

Sözlükte ġ-r-b غَرَبَ “(Güneş’in) batması, gitmek ve insanlardan uzaklaşmak, gizlenmek, kaybolmak” anlamlarına gelir. الْغُرُوبُ Güneş’in batması, batı yönü; اَلْغَرْبُ  bir şeyin sınırı,  keskin yeri, uzak (yer), sürgün yeri demektir. غَرْبُ السَّيْفِ kılıcın keskin tarafını; غَرْبُ اللِّسَانِ  ise mecazi anlamda birisinin keskin/sivri dilli olmasını ifade etmektedir. سَهْمٌ غَرْبٌ kimin attığı belli olmayan ok; الْغَرِيبُ uzakta olan, gözle görülmeyen ve gurbetteki kişi anlamındadır. اِسْتَغْرَبَ الرَّجُلُ kullanımı bir kişinin aşırı bir şekilde gülmesini ifade eder ki bu da kelimenin “sınıra ulaşmak” anlamıyla ilişkili bir durumdur (Ḫalīl b. Aḥmed,  Kitābu’l-ʿAyn, 3/270-271; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 8/112-119; İbn Sīde, el-Muḥkem, 5/506-513; İbn Fāris, Muʿcem, 420; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 359).

Kur’ân’da türevleriyle 14 yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu anlamlardadır: 1. Güneş’in batması (el-Kehf 18/17, 86). 2. Batı yönü (الْمَغْرِبُ) (el-Baḳara 2/115; en-Nūr 24/35). 3. Karga (غُرَابٌ) (el-Māʾide 5/31). 4. Simsiyah (غَرَابِيبُ) (el-Fāṭır 35/27) (ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 359; Fīrūzābādī, Beṣāʾir, 4/123; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 7/244-249).

KARŞILAŞTIRMA

ʾEfele, deleke ve ġarabe “batmak ve kaybolmak” bakımından yakın anlamlı olsa da bu kelimelerin arasında bazı farklar vardır. ʾEfele “bir nesnenin ortaya çıktıktan sonra  başka bir şeyin ardına geçerek tamamen kaybolması, herhangi bir izinin kalmaması  anlamına gelir. Deleke “güneşin göğün tepe noktasından batıya meyletmesi, yönelmesi” anlamıyla bizzat batmaktan çok batış sürecini ifade eder. Ġarabe ise Güneş’in batıp ışıklarının kaybolmasıdır. Her üç kelime dilde farklı olguları ifade etmek için kullanılsa da Kur’an’da gök cisimlerinin batışını ifade etmektedir. Kur’an’da ʾefele Güneş ve Ay, deleke ve ġarabe ise sadece Güneş’le ilgili bağlamlarda kullanılmıştır (Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 7/246)