SEMİ‘A | سَمِعَ
Sözlükte s-m-‘a سمع “duydu, işitti” demektir. السَّمْعُ kulağın kendisiyle sesleri işittiği yeti, kulağın işlevi ve işitme organı manasındadır. Bu kelime bazen algılamaya bazen de boyun eğmeye delalet eder. سَمِعَتْ أُذُنِي زَيْدًا يَقُولُ كَذَا وَكَذَا cümlesi “Kulağım, Zeyd’i şöyle şöyle derken işitti.” anlamındadır. Bu kökten türeyen الِاسْتِمَاع bir şeyi anlamak için dikkatle dinlemeyle alakalıdır. Bu bağlamda semi‘a Allah’ın fiili olarak kullanılırken isteme‘a ise kullanılmaz. Çünkü Allah işitmeye konu olan bütün varlığı zaten olması gerektiği gibi işitir. Bu noktada bir şeyi anlamak için yapılan işitme O’na nispet edilmez (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 1/23, 348; ʿAskerī, el-Furūḳu’l-Luġaviyye, 89; el-Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 2/74, 15/15; el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 16, 154; İbn Fāris, Mucmelu’l-Luġa, 91, 474; İbn Fāris, Muʿcem, 3/102; Ṣāḥib b. ʿAbbād, el-Muḥīṭ, 1/65)
Kur’an’da türevleriyle 185 defa geçmektedir. Bu yerlerde genel olarak şu anlamlarda kullanılmıştır: 1. İşitme organı olan “kulak” (el-Bakara 2/7). 2. Dikkatini bir yere yoğunlaştırarak dinleme (eş-Şuʿarā 26/223). 3. Gizlice dinleme/kulak hırsızlığı yapma (el-Ḥicr 15/18).
ENṢATE | أَنْصَتَ
Sözlükte n-ṣ-t نصت “bir sözü dinlemek için susup o söze kulak vermek” anlamındadır (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 7/106; İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 1/401).
Kur’ân’da iki yerde geçmektedir. Her iki yerde isteme‘a ile birlikte “dinlemek kastıyla sessiz olmak” anlamında kullanılmıştır (el-Aʿrāf 7/204; el-Aḥḳāf 46/29).
KARŞILAŞTIRMA
Semi‘a ve enṣate dinlemek açısından yakın anlamda olsa da aralarında bazı farklar vardır. ِAnlasın veya anlamasın muhatabın tüm sesleri işitmesi için semi‘a سَمِعَ fiili kullanılır. Aynı kökten türeyen isteme‘a ise bir şeyi anlamak için dikkatlice dinleme ile ilgilidir. Enṣate ise anlamayı engelleyen unsurları terk ederek “bir şeyi sessizce dinlemek” anlamındadır (Ebū Ḥayyān, el-Baḥru’l-Muḥīṭ, 9/450; İbn ʿĀşūr, et-Taḥrīr, 9/238).
سمع | أنصت