LEMESE | لَمَسَ
L-m-s لَمَسَ “bir şeyi isteme ve onu talep etme” anlamındadır. El ile dokunmak sureti ile bir şey hakkında bilgi sahibi olmayı anlatan bir eylemdir. Bu kullanım Arap kelamında artmış ve her talep eden kimse için lems kökünden gelen المُلْتَمِسُ sözcüğü kullanılmıştır. إِكَافٌ مَلْمُوسُ الأحْنَاءِ tabirinin dokunma ve isteme arasındaki ilişkiyi ortaya koyduğu söylenebilir. Bu ifade semerin üzerinde elin gezdirilip semer üzerindeki yükseklik veya alçaklığın el ile tespit edilmesi; buna göre yontulup düzeltilen semer için kullanılmaktadır. Hörgücü yağlı mı değil mi diye şüphe duyulan ve dokunarak kontrol edilen deve anlamında ناقة لموس tabiri geçmektedir. المُلَامَسَةُ “eşyaya bakmadan sadece dokunarak satın alma” demektir. Cinsel ilişkiden kinaye olarak kullanılması da söz konusudur. (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 4/100; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 12/456; Ṣāḥib b. ʿAbbād, el-Muḥīṭ, 8/334-335; İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 2/859; İbn Fāris, Muʿcem, 5/210; Mucmelu’l-Luġa, 3/794, 859; İbn Sīde, el-Muḥkem, 8/520.)
Kur’ân’da altı yerde üç temel anlamda geçmektedir: 1. Talep etmek ve aramak (el-Cinn 72/8; el-Ḥadīd 86/13). 2. Dokunmak (el-Enʿām 6/7). 3. Cinsel ilişki (en-Nisā 4/43). (Zemaḫşerī, el-Keşşāf, 6/224; İbn ʿAṭiyye, el-Muḥarraru’l-Vecīz, 2/565; Rāzī, Mefātīḥu’l-Ġayb, 30/157.)
MESSE | مَسَّ
Messe مَسَّ “el ile dokunmak, iki şeyin teninin birbirine temas etmesi, bir şeyin dış yüzünün başka bir şeyin dış yüzüyle karşı karşıya gelmesi” anlamındadır. المَسُوسُ مِنَ الْمِيَاهِ “el ile alınan su” demektir. Cin veya şeytanın dokunması sonucunda kişinin aklını kaybettiği düşüncesinden hareketle المّسُّ “delilik”; رَجُلٌ مَمْسُوسٌ ise “kendisinde delilik bulunan adam” anlamında kullanılmaktadır. ʾIṣfehānī, bu fiilin insanın başına gelen ve ona eza verecek her şeyi ifade ettiğini söylemiştir. Ancak kişinin malı hakkında güzel bir tasarrufta bulunması anlamına gelen إِنَّهُ لَحَسَن الْمَسِّ فِي مَالِهِ ifadesinden kelimenin hayır hakkında kullanıldığını göstermektedir. رَحِمٌ مَسَاسَةٌ veya رَحِمٌ مَاسَّةٌ “yakın akraba” demektir. Kelimenin “yakınlık” anlamı taşıması temas etmenin yakın olmayı gerektirmesiyle ilişkilidir. Cinsel ilişkiden de kinayedir. (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 4/140; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 12/323-324; İbn Fāris, Muʿcem, 5/271; İbn Fāris, Mucmelu’l-Luġa, 3/815; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 2/213; Zemaḫşerī, el-Keşşāf, 1/506; Ṣāḥib b. ʿAbbād, el-Muḥīṭ, 8/261; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 467.)
Kur’ân’da 61 âyette dört farklı şekilde isim ve fiil olarak geçmekte ve şu anlamlara gelmektedir: 1. Dokunmak, temas etmek (Ṭā-Hā 20/97). 2. Cinsel ilişki (el-Baḳara 2/236). 3. İyi veya kötü bir şeyin başa gelmesi (el-Meʿāric 70/20-21). 4. Delilik (el-Baḳara 2/275). (ʿAskerī, el-Vucūh ve’n-Neẓāʾir, 435; Dāmeġānī, el-Vucūh ve’n-Neẓāʾir, 2/220-221.)
KARŞILAŞTIRMA
L-m-s ve messe “dokunmak, temas etmek” manaları bakımından yakın anlamlıdır. Her iki sözcük cinsî münasebet için kinaye olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte iki kelime arasında bazı farklar vardır. Bu farklardan birisi el-lemsin bir şeyin yumuşak veya sert; soğuk ya da sıcak olduğunu anlamak için el ile yapılan fiili temas olmasıdır. Messede dokunmak el ile olmak zorunda değildir, diğer organlarla yapılan temas için de kullanılabilir. Dolayısıyla el-lemsde dokunma hissi ve idrak etme yani bir şeyi anlamaya yöneliktir. Bu sebeple el-lemsin canlılar arasında vuku bulduğu el-messin cansızlar arasında da olabileceği belirtilmiştir. (ʿAskerī, el-Furūḳu’l-Luġaviyye, 303; Yesūʿī, Ferāʾidu'l-Luġa, 341.)
Bir diğer fark da el-lemsin “talep” anlamıdır. Nitekim şiirde geçen أَلْمَسُهُ فَلَا أَجِدُهُ / “Onu talep ettim (aradım) ama bulamadım” ifadesi bunu desteklemektedir. el-Mess kelimesi ise “isabet etmek, başa gelmek” anlamında kullanılmaktadır. Her iki kelimenin asıl anlamı olan “dokunmak” dışında söz konusu iki farklı anlamda kullanılması, el-messin aksine el-lemsin idrak etme amaçlı olmasıdır. Bu durumda lemsin anlamaya dönük bir dokunma iken messin bir şeyin bir şeye bitişerek meydana gelen bir dokunma olduğu ifade edilebilir. Kur’an’da da geçtiği üzere messdeki dokunma sonucunda fayda veya zarar durumu ortaya çıkabilir (Ālu ʿİmrān 3/120; el-Baḳara 2/214). (ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 467; Yesūʿī, Ferāʾidu'l-Luġa, 341.)
لمس | مس