ENḲAZE | أنْقَذَ
Sözlükte “kurtardı” anlamındaki enḳaze أنْقَذَ fiili “kurtuldu” demek olan n-ḳ-z نَقَذَ kökünden türemiştir. Kurtarılan her şeye نَقَذٌ denilir. Düşman kimselerin ellerinden kurtulmuş atlar için النَّقَائِذُ مِنَ الخَيلِ tabiri kullanılır (İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 2/700; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 9/73; Ṣāḥib b. ʿAbbād, el-Muḥīṭ, 5/375; İbn Fāris, Muʿcem, 5/468; el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 2/572; İbn Sīde, el-Muḥkem, 6/349; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 503).
Kur’an’da türevleriyle beş yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu manalardadır: 1. Ahiret azabından kurtarma (Yā-Sīn 36/23, 43, ez-Zümer 39/19). 2. Putların acziyetini gösterme sadedinde kendilerinden alınan bir şeyi kurtaramamaları (el-Ḥacc 22/73) 3. Hz. Peygamber ile mü’minlerin ilişkilerinin anlatıldığı bir temsilde mecazi olarak bir ateş çukurundan kurtarma (Ālu ʿİmrān 3/103).
NECCĀ | نَجَّى
Sözlükte neccā نَجَّى fiili “kötülükten kurtuldu, bir şeyden ayrıldı” manasındaki n-c-v نَجَو köküden türemiştir. Neccā “bir tehlikeden kurtardı” demektir. Çeşitli türevleri “üflemek, hızlı gitmek, kirden arınmak, deriyi yüzmek, fısıldamak ve budamak” anlamlarına gelir. النّجْوَةُ kelimesi sel afetinden kurtardığı için dağ, tepe veya yayla gibi yüksek alanları niteler. Ayrıca bu kelime bir kişinin sıkıntı ve darlıktan ferahlığa erişmesine nisbet edilir. Büyük abdestten gelen kişiye أنْجَى فُلانٌ إنْجَاءً denilir. Bu kökten türeyen اسْتِنْجَاء taharet manasına gelmektedir. Hızlı yürüyerek sahibini tehlikeden kurtaran deve için نَاقَةٌ نَاجِيَةٌ ifadesi kullanılır. Hz. Peygamber, bir hadisinde إذا سَافَرْتُمْ فِي الجَدْبِ فَاسْتَنْجُوا “Kurak bir yerde yürüyorsanız acele edin.” buyurmuştur. Bu hadiste اِسْتَنْجَى sözcüğü ile ‘kurtarmak’ kastedilmektedir. (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 4/196; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 11/198; Ṣāḥib b. ʿAbbād, el-Muḥīṭ, 7/188; İbn Fāris, Muʿcem, 5/397; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 483; el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 6/2501; İbnu’ş-Şecerī, Mā ʾİttefeḳa Lafzuhu, 450; Fīrūzābādī, Beṣāʾir, 5/21; Vāḥidī, et-Tefsīru’l-Basīṭ, 2/489).
Kur’ân’da türevleriyle 45 yerde geçer. Kurtarmak manasıyla ilişkili olarak geçtiği yerlerde şu anlamlara gelmektedir: 1. Dünyada toplu olarak helak edilmekten kurtarmak (el-Ḳamer 54/34). 2. Bir kişi veya topluluğun zulmünden kurtarmak (el-Baḳara 2/49;el-Ḳaṣaṣ 28/25). 3. Ahiret azabından kurtarmak (eṣ-Ṣaff, 61/10). 4. Dünyevî korku ve sıkıntılardan kurtarmak (eṣ-Ṣāffāt 37/76).
KARŞILAŞTIRMA
Enḳaze ve neccâ fiilleri, bir sıkıntı ve/veya beladan kurtarmak manasını ifade etme bakımından yakın anlamlı olsa da bu kelimelerin arasında bazı farklardan bahsedilebilir. Enḳaze kök olarak mutlak manada bir şeyi kurtarmak iken; neccâ gizlice konuşmak anlamıyla ilintili bir şekilde kişinin kendisini veya başkasını içinde gizlediği sıkıntıdan kurtarıp rahata erdirmesidir. Necât insanın hem kendi kendine hem de başkasının yardımıyla sıkıntılı bir durumdan kurtulmasını; inḳâz ise sadece başkasının yardımıyla kurtulmasını ifade eder. İnḳâz kelimesinin anlam özelliğine ek olarak neccâ hızlı bir şekilde kurtarmak demektir. Her iki kelimenin Kur’an’daki genel kullanımına bakıldığında neccânın dünyada gerçekleşmesi kesinleşmiş bir azap, sıkıntı, ceza ve helakten; enḳazenin ise daha çok gerçekleşmesi beklenen bir sıkıntıdan toplu olarak kurtarmak anlamında olduğu görülmektedir (Fīrūzābādī, Beṣāʾir, 5/112; Aḥmed Muḫtār, el-Muʿcemu’l-Mevsuʿī, 1131; Ebū Ḥayyān, el-Baḥru’l-Muḥīṭ, 1/344; Ebū’l-Beḳā, el-Kulliyyāt, 201; el-Kebīsī, Mevsūʿa, 11/360, 581).
نَجَّى | أَنْقَذَ