Başarmak - Kurtulmak

أَفْلَحَ | رَبِحَ | فَازَ | نَجَا | نَالَ

Müellif: Mustafa Özgür
Yayınlanma Tarihi: 26.09.2023            

EFLEḤA | أَفْلَحَ

Sözlükte “yarmak, toprağı sürmek” anlamındaki َفَلَح kökünden türeyen efleḥa أَفْلَحَ “başarmak, kurtulmak ve başarıda devamlı olmak” manasındadır. Nitekim فَلَحْتُ الْأَرْضَ kullanımında “toprağı sürmek” kastedilir. Sahura ٌفَلَاح denmesi oruç tutana kuvvet verip oruçta devamlılığı sağlaması veya sahurun bitişini haber veren ezandaki حَيَّ عَلَى الْفَلَاحِ “Haydi felâha/kurtuluşa!” ifadesi nedeniyledir. Birisi isteğine ulaştığında   أَفْلَحَ وَأَنْجَحَ denilir (Ḫalīl b. ʾAḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 3/336; İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 1/555; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 5/71; İbn Fāris, Mucmelu’l-Luġa, 705).

Kur’an’da türevleriyle 40 yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu manalardadır: 1. Dünyevî başarı (Ṭā-Hā 20/64, 69). 2. Uhrevî kurtuluş (Ālu ʿİmrān 3/130; el-Enʿām 6/135). 3. Başarıya ulaşan, kurtuluşa eren (el-Baḳara 3/5; Ālu ʿİmrān 3/104) (Ṭaberī, Cāmiʿu’l-Beyān, 16/106; Beġavī, Meʿālimu’t-Tenzīl, 5/283; Rāzī, Mefātīḥu’l-Ġayb, 23/72).

RABİḤA | رَبِحَ

Sözlükte rabeḥa رَبِحَ “ticaretten kazanç elde etmek” manasında olup خَسِرَ “zarar etme”nin zıddıdır. Nitekim رَبِحَ فُلَانٌ في بَيْعِهِ “kârlı alışveriş yapmak” تِجارَةٌ رَابِحَةٌ “kâr elde edilen ticaret” demektir. اَلرَّبَحُ kâr anlamıyla alakalı olarak deve, inek veya koyun gibi hayvanların yavrusu; رُبَّاحٌ ise “maymun yavrusu” için kullanılır (İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 1/276; İbn Fāris, Muʿcem, 2/474; İbn Sīde, el-Muḥkem, 3/322)

Kur’an’da bir yerde geçmektedir. Bu yerde sözlük anlamına uygun olarak ticaretten kazanç elde etmek anlamındadır (el-Baḳara 2/16). 

FĀZE | فَازَ 

Sözlükte fāze فَازَ “iyi bir şeyi elde etmek, başarmak, kötü bir şeyden kurtulmak” anlamına gelmektedir. Nitekim طُبَى لِمَنْ فَازَ بِالثَّوَابِ وَفَازَ مِنَ الْعِقَابِ cümlesinde fāze hem sevabı elde etmeyi hem de cezadan kurtulmayı ifade eder. Fāze zıt anlamları kendisinde barındıran bir kelimedir. Birisi öldüğünde فَوَّزَ الرَّجُلُ denmesi kelimenin ölüm manası ile ilişkili kullanımıdır. Aynı kökten gelen مَفَازَةٌ kelimesi hem “kurtuluş” hem de “çöl” anlamındadır. Kelimenin “çöl” manası, çöle düşen bir kimsenin önünde iki ihtimalin bulunması sebebiyledir: Çölden kurtulması yahut çölde ölmesi. Ölüm anlamı ise ölen kişinin dünyanın zorluğundan ve yükünden kurtulması nedeniyledir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 3/345; İbn Fāris, Muʿcem, 4/459; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 2/39; Fīrūzābādī, Beṣāʾir, 4/219). 

Kur’an’da türevleriyle 29 yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu manalardadır: 1. Kurtulmak (Ālu ʿİmrān 3/185; en-Nisā 4/73). 2. Başarı (Ālu ʿİmrān 3/188; el-Māʾide 5/119). 3. Kurtuluşa eren (et-Tevbe 9/20; el-Ḥaşr 59/20). (Vāḥidī, et-Tefsīru’l-Basīṭ, 7/611; Beġavī, Meʿālimu’t-Tenzīl, 2/145; Ebu’s-Suʿūd, İrşād, 1/620; İbn ʿĀşūr, et-Taḥrīr, 7/162)

NECĀ | نَجَا

Sözlükte neceve نَجَوَ kelimesi نَجَا فُلَانٌ مِنَ الشَّرٍ kullanımında olduğu gibi “kötü bir durumdan kurtulmak” anlamına gelmektedir. أَنْجَيْتُ فُلَانًا ونَجَّيْتُهُ cümlesi ise bir kişiyi kurtarmayı belirtir. ٌنَاقَةٌ نَاجِيَة “süratli”, نَجَوْتُ الْجِلْدَ “deriyi sıyırmak/soymak”, اَلنَّجْوَةُ مِنَ الْاَرْضِ “yüksek, korunaklı yer” demektir. Ayrıca نَاجَيْتُهُ “onunla gizlice konuştum.” anlamına gelmekte olup gizlice konuşmak isteyen kişinin, kimsenin görmediği korunaklı bir yer araması sebebiyle böyle denilmiştir. اَلنَّجْوُ şeklindeki mastar “dışkı” anlamına gelmektedir. Fıkıhtaki “istinca” terimi de bu kökle alakalıdır. Vücutta kurtulunması gereken şey olması veya bu ihtiyacı gidermek için korunaklı bir yer aranması sebebiyle bu isimlendirme yapılmıştır. (Ḫalīl b. ʾAḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 4/196; İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 1/497; İbn Fāris, Muʿcem, 5/397)

Kur’an’da türevleriyle 84 yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu manalardadır: 1. Kurtulmak (Yūsuf 12/45; el-Ḳaṣaṣ28/25). 2. Kurtarmak (el-Baḳara 2/49; el-ʾİsrāʾ 17/67). 3. Kurtuluş (el-Müʾmin 40/41). 4. Kurtulan kişi (Yūsuf 12/42). 5. Kurtaran (el-Ḥicr 15/59; el-ʿAnkebūt 29/33). 6. Gizli konuşma, fısıldaşma (et-Tevbe 9/78; Meryem 19/52; el-Mücādele 58/8).

NĀLE | نَالَ

Sözlükte nevele/neyele نَوَلَ/نَيَلَ kök olarak “istenilen güzel sonuca ulaşmak, elde etmek, vermek” demektir. Nitekim مَا نِلْتُ لَهُ مِنْ شَيْءٍ cümlesi “Ona hiçbir şey vermedim.” anlamını taşır. نَوَّلْتُهُ kullanımı da “vermek” manasındadır. اَلنَّوَالُ ise “verilen şey ve hediye”; اَلْمِنْوَالُ ise dokunan şeye istenilen şekli vermesinden hareketle “dokuma tezgahı” anlamına gelmektedir. ٍهُمْ عَلى مِنْوَالٍ وَاحِد “Onlar bir hâl üzerinedir.” ifadesinde ise “hâl, tavır” anlamını kazanmıştır (Ḫalīl b. ʾAḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 4/279; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 15/371-373; Ṣāḥib b. ʿAbbād, el-Muḥīṭ, 10/338; İbn Fāris, Muʿcem, 5/372; İbn Sīde, el-Muḥkem, 10/427-428; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 2/309-310)

Kur’an’da türevleriyle birlikte 12 yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu manalardadır. 1. İstenilen şeyi elde etmek, ulaşmak (el-Baḳara 2/124; el-ʾAʿrāf 7/37; el-Ḥacc 22/37). 2. Başarı (et-Tevbe 9/120).

KARŞILAŞTIRMA

Efleḥa, rabiḥa, fāze, necā, nāle “başarmak ve kurtulmak” anlamı bakımından yakın anlamlı olsa da bu kelimelerin arasında bazı farklar vardır. Efleḥa kelimesinde kurtuluş ve başarı halinin sürekliliği vardır. Hayatı güzelleştiren her türlü mutluluğa ulaşmaktır. Rabiḥa, ticarî ilişkide başarı anlamı taşımaktadır. Diğer kelimelere nazaran daha somut ve maddî başarıyı ifade etmektedir. Fāze daha çok olumsuz bir durumdan kurtulma sonucu ulaşılan başarıdır. Bu açıdan bakıldığında necā kelimesindeki “kötü durumdan kurtulma” anlamı açısından bu iki kelime birbirine daha yakındır. Necā ayrıca korunaklı bir yere geçmek suretiyle kurtulmak manasındadır. Nālede ise daha önceden istenilen ve hedeflenen bir duruma aşırı bir gayret göstererek ulaşmak ve onu başarmak öne çıkmaktadır (Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 9/147; Kubeysī, Mevsūʿa, 9/544; 11/306, 706).