EL-EKDĀ | اَلأَكْدَى
Sözlükte el-ekdā اَلْأَكدَى “sert ve katı olmak, yorulmak, fazla süt içmekten karnı ağrımak” anlamlara gelen كَدِيَ fiilinden türemiş olup “sertlik ve cimrilik” demektir. Nitekim kişi cimrilik yaptığında كَدَى الرَّجُلُ denilir. Kazı esnasında sert ve katı yerle karşılaşmak حَفَرَ فَأَكْدَى şeklinde ifade edilir. Yeryüzünde bulunan sert alana كُدْيَةٌ, önce az bir şey verip daha sonra vermekten vazgeçen cimri kimse أَكْدَى, açılan kaynaktan herhangi bir maden unsuruna rastlanmamasına كَدِيَ الْمَعَدِنُ denir. Mecaz anlamda birisinin amacına ulaşamaması أَكْدَى الرَّجُلُ, ekine soğuk vurması أَصَابَ الزَّرْعَ كَدَأَةٌ ve köpeklerde görülen bir çeşit hastalık كَدِىَ الْجِرْوُ şeklinde ifade edilir (İbn Dureyd, Cemheratu’l-Luġa, 2/681; İbn Fāris, Muʿcem, 5/166-167; Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 6/2471-2472; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 2/127).
Kur’ân’da bir yerde geçmektedir. Bu yerde önceden yapılan azıcık bir iyilikten vazgeçip cimrilik yapmak anlamında kullanılmıştır (en-Necm 53/34). (Ebū Ḥayyān, el-Baḥru’l-Muḥīṭ, 8/163-164; Aḥmed Muḫtār, el-Muʿcemu’l-Mevsuʿī, 389; Mīḳātī v.dğr, el-Ḳuṭūf, 892-893).
EL-BUḪL | اَلْبُخْلُ
Sözlükte el-buḫl اَلْبُخْلُ “cimrilik yapmak, insanlardan ihtiyaçlarını esirgemek” manasındaki بَخِلَ kökünden türemiş olup “cimrilik” anlamına gelmektedir. Nitekim bir kişinin cimrilik yapması بَخِلَ ألْرَّجُلُ şeklinde ifade edilmektedir. Herhangi birini cimri olarak görmek/kabul etmek أَبْخَلْتُهُ ve birine cimrilik nispet etmek بَخَّلْتُهُ diye anlatılır. Araplar, cimriliğin kötü bir davranış olduğunu ifade etmek için “Cimrinin hurmaya yaptığı aşı neredeyse tutmaz.” anlamında لاَ يَكاَدُ يُفْلِحُ النَّخِيلُ إذاَ أبَّرَهاَ الْبَخِيلُ darbı meselini kullanırlar. Benzer şekilde akıl hastası birinin cimriden daha iyi olduğunu اَلْخَبَلُ أَهْوَنُ مِنَ الْبَخَلِ deyimiyle ifade etmişlerdir. (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 1/119; İbn Fāris, Muʿcem, 1/207; Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 4/1632; İbn Sīde, el-Muḥkem, 5/210-211; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 1/48).
Kur’ân’da türevleriyle birlikte 12 yerde geçmektedir. Bu yerlerde cömertliğin zıddı olan cimrilik anlamında kullanılmıştır (Ālu ʿİmrān; 3/180; en-Nisāʾ 4/37) (Ṭaberī, Cāmiʿu’l-Beyān, 24/466-67; Iṣfehānī, el-Mufredāt, 38; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 1/244-245).
EŞ-ŞUḤḤ | اَلشُّحُّ
Sözlükte eş-şuḥ اَلشُحُّ “hırsla engellemek, mani olmak” anlamına gelen شَحَحَ fiilinden türemiş olup “engellemek ve aşırı derecede cimrilik” demektir. Nitekim herhangi birinin bir şeye sahip olmak ve aynı zamanda arkadaşını ondan engellemek için aşırı çaba göstermesi تَشَاحَ الرَّجُلاَنِ عَلَى الْأمْرِ, şeklinde ifade edilir. Dünya malına son derece düşkün olan kişi رَجُلٌ شَحَاحٌ, kötü ahlak sahibi ve kıskanç kimse شَحْشَحٌ, tutuşmayan ateş çubuğu شَحَاحٌ زَنْدٌ, hutbede mahir olan اَلْخَطِيبُ الشَّحْشَحُ şeklinde anlatılır. Arkasındakilerini koruyup kolladığı için cesur kimseye شَحْشَحٌ, suyu ancak çok fazla yağmur neticesinde taşan araziye أَرْضٌ شَحْشَحٌ, çok ses çıkartan kargaya غُراَبٌ شَحْشَحٌ ve hızlı yürüyen merkebe حِمَارٌ شَحْشَحٌ denilir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 2/310-11; İbn Fāris, Muʿcem, 3/178-79; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 3/395-97).
Kur’ân’da türevleriyle beş yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu manalardadır: 1. Aşırı derecede cimrilik (en-Nisā 4/128; el-Ḥaşr 101/9). 2. Aşırı cimri (el-Ahzāb 33/19). (Beġavī, Meʿālimu’t-Tenzīl, 2/295; Kubeysī, Mevsūʿa, 6/436-441; Mīḳātī v.dğr, el-Ḳuṭūf, 513).
ED-ḌANĪN | ُاَلضَّنِيْن
Sözlükte ed-ḍanīn اَلضَّنِيْنُ “cimrilik yapmak” anlamındaki ضَنَّ fiilinden türemiş olup “cimri” demektir. Nitekim cimrilik yapmak ضَنِنْتُ بِالشَيْئ şeklinde ifade edilir. Kardeşlerden sadece birini sevmek هَذاَ ضِنِّى مِنْ بَيْنِ إِخْوَتِى ve eve gitmemek ضَنِنْتُ بِالْمَنْزِلِ şeklinde anlatılır. Çok değerli ve elde edilmesi için yarışılan kıymetli mal عِلْقٌ مَضَنَّةٌ; bir çeşit ağaç yağı اَلْمَضْنُونُ olarak isimlendirilir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 3/28; İbn Fāris, Muʿcem, 3/357; İbn Sīde, el-Muḥkem, 8/156-57).
Kur’ân’da bir yerde isim formunda geçmektedir. Bu yerde Hz. Peygamber’in kendisine bildirilen gaybî bilgileri anlatmaktan geri durmayacağı ve bu konuda hırslı bir cimrilik içine düşmeyeceği anlatılmaktadır (et-Tekvīr 81/24). (Ṭaberī, Cāmiʿu’l-Beyān, 24/167; Iṣfehānī, el-Mufredāt, 299; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 7/48-50).
EL-ḲATŪR | اَلْقَتُورُ
Sözlükte el-ḳatūr اَلْقَتُورُ “cimrilik yapmak, eli sıkı olmak” anlamındaki قَتَرَ fiilinden türemiş olup. “aşırı cimri kimse” demektir. Nitekim ailesinin geçimi konusunda eli sıkı davranan/cimrilik yapan kimse قَتَرَ الْرَّجُلُ عَلىَ أَهْلِهِ cümlesiyle anlatılır. Fakir olmak أَقْتَرَ الرَّجُلُ; aslanı pusuya düşürmek için düzenek kurmak قَتَرْتُ لِلْأسَدِ; bir iş için hazırlık yapmak تَقَتَّر لِلْأمْرِ şeklinde ifade edilir. Dar olduğundan ve içine yığma-biriktirme yapıldığından avcının kulübesi için اَلْقُتْرَةُ; pişmiş et kokusu içinقُتاَرٌ; zırhın halka uçları ve taraf-yön için قَتِيرٌ; avcı âleti için اَلْقُتْرَةُ kullanılır. Çok üzüntülü olan kişiyi anlatırken söylenen بِوَجْهِهِ قَتَرٌ deyimindeki قَتَرٌ kelimesinin asıl anlamı dumandır (İbn Fāris, Muʿcem, 5/55-56; Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ 2/785-86; İbn Sīde, el-Muḥkem, 6/328-30; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 2/51).
Kur’an’da türevleriyle birlikte beş yerde geçmektedir. Bu yerlerde manalardadır: 1. Harcama ve infâk hususunda cimrilik yapmak (el-Furḳān 25/67). 2. Cimri (el-İsrā 17/100). 3. Fakir, eli dar (el-Baḳara 2/236). 4. İnsanın yüzüne yansıyan korku, sıkıntı ve ümitsizlik durumu; duman (Yunūs 10/26; Abese 80/42) (Iṣfehānī, el-Mufredāt, 392-393; İbn ʿĀşūr, et-Taḥrīr, 11/147; 30/138; Kubeysī, Mevsūʿa, 10/34-38).
KARŞILAŞTIRMA
el-Ekdā, el-buḫl, eş-şuḥḥ, ed-ḍanīn ve el-ḳatūr “cimrilik” manası bakımından yakın anlamlı olsa da bu kelimelerin arasında bazı farklar vardır. el-Ekdā öncesinde az bir hayır yaptıktan sonra cimrilikten ötürü bundan vazgeçmektir. Diğer bir ifadeyle bir harcamının tamamını yapmaktan geri durmaktır. el-Buḫl başkalarına verilebilecek/temlik ettirilebilecek nitelikteki nesneleri vermemektir. ed-Ḍanīn ise ödünç olarak verilebilecek, verildiği takdirde veren kişinin sahipliğinden çıkmayan nitelikteki değerli şeyleri vermemektir. Bundan dolayı örneğin ilmin aktarımında cimri davranan kişi için ed-ḍanīn denilebilirken bu kişiye el-baḫīl denilmez. eş-Şuḥḥ yapılacak hayrın önüne geçen hırslı cimrilik ya da hayır yapmayı engeleyen ve cimriliğe yönelten hırstır. el-Ḳatūr; harcamalarda aşırı tutucu olmak, hayırlı ve faydalı konularda infak yapmaktan uzak durmaktır (Māturīdī, Teʾvīlāt, 10/274-275; ʿAskerî, el-Furûḳu’l-Luğaviyye, 176; Iṣfehānī, el-Mufredāt, 392-393; İbn ʿĀşūr, et-Taḥrīr, 27/128; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 1/244-245; 7/48-50; Kubeysī, Mevsūʿa, 6/436, 10/34-38).
اَلْأَكْدَى | اَلْبُخْلُ | اَلشُّحُّ | اَلضَّنِيْنٌ | اَلْقَتورُ