Çaldı - Ele Geçirdi

سرق | غصب

Müellif: Nurullah Denizer
Yayınlanma Tarihi: 11.02.2022            

SERAḲA | سَرَقَ 

Sözlükte s-r-ḳ  سَرَقَ  filli bir şeyi “gizlice almak, çalmak” anlamına gelir. Bu fiilin kökündeki temel unsur bir şeyin gizlice olmasıdır. Nitekim başkaları görmeden gitsin diye kendisini geri çekip gizleyen kimsenin durumunu anlatmak için انْسَرَقَ; bir şeyi gizlice dinleyen yani bir nevi kulak hırsızlığı yapan kimsenin halini tasvir için de اِسْتَرَقَ السَّمْع ifadesi kullanılır. Bu bağlamda gizli olma durumu ile çalma ve hırsızlık yapma arasındaki ilişki açıktır. Zira bu işler genellikle başkalarına fark ettirmeden gizlice yapılmaktadır. Buna göre s-r-ḳ, bir kimsenin hakkı olmayan bir şeyi gizlice almasıyla ilgilidir. السَرِقَةُ ise ıstılah olarak bir yer veya koruyucu ile muhafaza altına alınmış belli bir miktarı geçen bir şeyin mükellef bir kimse tarafından gizlice alınmasına mukabil el kesme cezasını gerektiren fiil olarak tarif edilir (Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 8/401; el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 4/1496; İbn Fāris, Muʿcem, 3/154; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 231; Curcānī, Taʿrīfāt, 123). 

Kur’ân’da s-r-ḳ kökünden gelen kelimeler farklı şekillerde dokuz âyette geçmektedir. Fiil olarak geçtiği beş âyetin dördünde (Yūsuf 12/77, 81; el-Mümteḥine 60/12) temel manası olan “hırsızlık yapma” anlamındadır. Rāzī, el-Mümteḥine 12’de zikredilen hırsızlığın içerisine ibadetleri eksik yapmayı da dâhil etmiştir. el-Ḥicr 15/18’de şeytanî güçlerin gayb bilgisine ulaşma çabasını mecâzî bir şekilde ifade ederek “gizlice dinlemek suretiyle kulak hırsızlığı yapma” manasında zikredilmiştir (Ṭaberī, Cāmiʿu’l-Beyān, 14/31; Māturīdī, Teʾvīlāt, 8/18; Rāzī, Mefātīḥu’l-Ġayb, 29/309). İsm-i fail kalıbında kullanıldığı âyetlerde ise hırsızlık işini yapan kimseyi ifade etmektedir (el-Māʾide 5/38, 2; Yūsuf 12/70-73).

ĠAṢABE | غَصَبَ

Sözlükte ġ-ṣ-b غَصَبَ yaygın olarak bilinen anlamı ile “bir şeyi haksız yere ve zor kullanarak almak” demektir. ʾEzherī bu kelimeyi Arapların, derideki kıl ve tüyleri daha kolay çıkması için herhangi bir işleme tâbî tutmadan yolmak manasında kullandıklarını nakletmiştir. Bu manadan hareketle ġ-ṣ-b kelimesinin zamanla herhangi bir şeyi sahibinin rızası olmadan, ona eziyet vererek zorla elde etmeyi ifade eden bir anlamda kullanıldığı söylenebilir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 3/281; ʾEzherī, Tehzību’l-Luġa, 8/26).

Kur’ân’da bu kökten türemiş olan tek bir kelime yer almaktadır. “Gemi denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak istedim. Çünkü onların arkasında, her (sağlam) gemiye zorla el koyan bir hükümdar vardı.” (el-Kehf 18/79) ayetinde bu sözcük mefʿūl-u muṭlaḳ olarak zorla el koymak manasında kullanılmıştır. 

KARŞILAŞTIRMA

S-r-ḳ ve ġ-ṣ-b, üzerinde hak sahibi olunmayan bir şeyi gayrimeşru bir şekilde elde etme açısından yakın anlamda olsalar da aralarında bazı farklar vardır. Anlam olarak ayrıldıkları nokta işin yapılma keyfiyetidir. S-r-ḳ sözü edilen fiilin mal sahibinin farkında olmadan gizlice ġ-ṣ-b ise mal sahibi üzerinde kaba kuvvet kullanıp ona eziyet vererek zorla yapılmasını anlatır. Nitekim ġaṣb kelimesinin bir İslam hukuku terimi olarak “bir malı sahibinin izni olmadan açıkça alma” şeklindeki tarifi, onu gizlice almadan ayırmak için kullanılmıştır. İbn ʿĀşūr gasp, tecavüz ve baskından farklı olarak hırsızlıkta/السِّرْقَة çalma işine konu olan nesnenin, başkalarından esirgenen bir şey olduğunu belirtmiştir. Bu bağlamda seriḳa girilmesine izin verilmeyen bir yerden bir şeyi gizlice almaktır (Curcānī, Taʿrīfāt, 168; İbn ʿĀşūr, et-Taḥrīr, 6/191).