CERĀ | جَرَى
Sözlükte cerā جَرَى, temel olarak “herhangi bir şeyin akması” demektir. جَرْىٌ hareket etmeyi, hızlıca geçişi ve devamlılığı, koşmayı, düzenli bir biçimde hızlıca yürümeyi ifade eder. Suyun akmasının yanı sıra yer değiştirmekle ilgili birçok durum için de kullanılmaktadır. Örneğin اَلْخَيْلُ تَجْرِى “At koşuyor.”; اَلرِّيَاحُ تَجْرِى “Bulut hareket ediyor, yer değiştiriyor.”, اَلشَّمْسُ تَجْرِى “Güneş yörüngesinde dönüyor.” denmektir. Bu cümlelerde asıl anlam olan akmadaki sürekliliğe bir gönderme vardır. Bu kullanımlardaki fark şöyledir: Su gibi akışkan sıvıların akması söz konusu olduğunda جِرْيَةٌ, suyun olmadığı durumlarda (bulut, Güneş gibi) akma, hareket etme, deveran etmeyi anlatmak için جَرْيٌ, sadece atın koşmasını belirtmek üzere ise جِراءٌ mastarı kullanılmaktadır (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 1/236; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 11/172-173; İbn Fāris, Muʿcem, 1/448; İbn Sīde, el-Muḥkem, 7/504; Ebū’l-Beḳā, el-Kulliyyāt, 354).
جَارِيَةٌ sözcüğü ihtiyaçları gidermek için koşturan hizmetçi kızlara; suyun üzerinde hızla yol alan gemilere; yörüngesinde deveran eden güneşe ve yıldızlara verilen bir isimdir. Bu kelime على harf-i cerri ile “bir şeye göre devam etmek, bir plana göre yol izlemek” anlamındadır. Buradan hareketle اَلْجَارِِى sözcüğü, “devam eden, devamlı” demektir. جَرَى الْأَمْرُ kullanımı ise bazen “İş gerçekleşti, meydana geldi.” Bazen de “Devam etti.” manalarına gelir (Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 11/174-175; Ṣāḥib b. ʿAbbād, el-Muḥīṭ, 7/175; İbn Fāris, Muʿcem, 1/448; İbn Sīde, el-Muḥkem, 7/504; Zemaḫşerī, Esāsu’l-Belāġa, 1/136; Yesūʿī, Ferāʾidu'l-Luġa, 154).
Kur’an’da türevleriyle birlikte 64 yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu manalara gelir: 1. Suyun akması (el-Baḳara 2/25). 2. Yıldız, gezegen, rüzgâr ve gemi gibi varlıkların akıp gitmesi, deveran etmesi, yer değiştirmesi (er-Raḥmān 55/24; ez-Zāriyāt 51/3).
SEBEḤA | سَبَحَ
Sözlükte “yüzmek için suya dalmak, bir şey için çabalamak” anlamına gelen sebeḥa سَبَحَ fiilinin temel iki manası vardır. Birincisi سَبْحٌ ve سِباحَةٌ kökünün ifade ettiği “suda yüzmek” manasıdır ki bununla aynı zamanda “atılım, ilerleme, yol alma” anlamları da kast edilir. Bu kök mecazen atın koşmasını, Güneş, Ay ve yıldızların yörüngelerinde deveran etmesini, kişinin her gün rızkını kazanmak için çabalamasını anlatır. İkinci anlamı سُبْحَةٌ köküyle ilişkili olarak farzlar dışında eda edilen nafile namazlar gibi bir tür ibadet çeşididir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 2/209; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 4/337-338; el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 1/372; İbn Fāris, Muʿcem, 3/125-126).
سَبَّحَ ve سُبْحَانَ kelimeleri “Allah’ı tenzih etmek, yüceltmek” anlamlarına gelmektedir. ʾIṣfehānī, bu anlamın “hızlı biçimde yüzme, yüzerek başlangıç noktasından uzaklaşma” şeklindeki kök anlamıyla yakın ilişkisine dikkat çeker ve kulun Allah’ı tesbih etmesine “Allah’a ibadet etme niyetiyle her türlü kötülükten hızlıca uzaklaşma” anlamı verir. Aynı şekilde hiçbir sapma, gecikme olmaksızın belli bir düzen ve intizam ile yörüngelerinde deveran eden Güneş, Ay ve yıldızların bu hareketlerini ifade etmek için sebeḥanın kullanılması kelimenin bu yönü ile alakalıdır (Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 4/338; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 221;Fīrūzābādī, Beṣāʾir, 3/172; Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 5/23-25).
Kur’an’da türevleriyle birlikte 92 yerde geçmektedir. Bu yerlerde şu manalara gelir: 1. Boş vakit. (el-Müzzemmil 73/7). 2. Gezegenlerin, Güneş'in, Ay'ın ve yıldızların kendi yörüngelerinde dönmesi (Yā-Sīn 36/40). 3. Denizde gemilerin yüzmesi, bir görüşe göre yıldızın hareket etmesi (en-Nāziʿāt 79/3). 4. Tenzih (el-Baḳara 2/116). 5. Namaz ve istiğfar (er-Rūm 30/17; el-Ḳalem 68/29) (Ḥīrī, Vucūhu’l-Ḳurʾān, 170; İbnu’l-Cevzī, Nuzhe, 347-348).
KARŞILAŞTIRMA
Sebeḥa ve cerā “akıp gitmek ve yüzmek” bakımından yakın anlamlı olsa da aralarında bazı farklar vardır. Sebeḥa fiilinin iki temel manasından biri yüzmektir. Fakat cerā fiilinin temel manası akmaktır. Akmak, su ve benzeri akışkan sıvıların yer değiştirmesine denilir. Buradan hareketle suda, havada veya karada meydana gelen yer değiştirme için de cerā kullanılır. Özellikle suyun üzerinde akıp giderek yol alan gemiler için kullanıldığında “yüzmek” manası çok daha belirgindir. Ḳatāde, وَهُوَ الَّذٖى خَلَقَ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ فٖى فَلَكٍ يَسْبَحُونَ (el-Enbiyā 21/33) ayetinin tefsirinde يَسْبَحُ eylemini يَجْرِي ile açıklamıştır. Ebū Ḥayyān da el-Baḳara 2/30 ayetinde geçen نُسَبِّحُ kelimesini cerā ile izah etmiştir. Ezherī, sebeḥayı açıklarken اَلنُّجُومُ تَسْبَحُ فِى الْفُلْكِ “Yıldızlar yörüngelerinde yüzüyor.” cümlesini örnek olarak verir ve bu cümleyi إِذَا جَرَتْ فِى دَوَرَانِهِ şeklinde cerā ile tefsir eder. Bu örnekler bu iki fiilin “yüzmek” manası bakımından yakın anlamlı olduğunu göstermektedir. Nitekim İbnu’l-Cevzī de اَلسَّبْحُ kelimesinin aslının اَلْجَرِي olduğunu söyler (Ṭaberī, Cāmiʿu’l-Beyān, 16/266; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 4/338; İbnu’l-Cevzī, Nuzhe, 347; Ebū Ḥayyān, el-Baḥru’l-Muḥīṭ, 1/285).
Cerānın, Kur’an’da suyun akması, gemilerin/fülk denizde hareket etmesi, Güneş ve Ay'ın hareketi ile ilgili bir bağlamı vardır Sebeḥa ise çoğunlukla varlıkların Allah’ı tesbih etmesiyle ilgilidir. Sadece bir yerde Güneş ve Ay'ın yörüngesinde hareket etmesi manasını içermektedir. Sebeḥa her zaman yüzmek ya da koşma gibi bir hareketi değil, daha genel manada hak olan bir şey için çokça çabalamayı, o şeye ulaşmayı engelleyen harici unsurlardan uzaklaşmayı, bu noktada zafiyet göstermemeyi bildirmektedir. Cerāda ise bir istikamette yapılan eylemin düzenliliğine ve sürekliliğine vurgu yapılmaktadır (Muṣṭafavī, et-Taḥḳīḳ, 5/23, 2/91).
جرى | سبح