EL-ĀL | الآل
el-Āl الآل kelimesinin köküne dair iki görüş vardır. Bazıları “dönmek” anlamındaki e-v-l أوَلَ kökünden türediğini, bazıları ise ehl kelimesindeki h harfinin vāv’a dönüşmesiyle oluştuğunu ileri sürmüştür. el-Āl “kişinin kendisi, ailesi, akrabaları, takipçileri; çadır direği, gündüzün önü ve sonu” anlamlarında bir isimdir. آلُ الملكِ “sultanın ülkesinde ona bağlı olarak yaşayan kimseler” demektir. Bununla birlikte آل يعقوب “Hz. Yakup’un soyu” ve آل فرعون “Firavun’un taraftarları” örneklerinde olduğu gibi genellikle tanınmış şahısların ailesine, soyuna, kavmine, inancına veya fikrine bağlı kimseleri ifade etmek için kullanılır. Bu bakımdan belirsiz kişi, zaman ve mekânlar için kullanılmaz (Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 15/437-438; el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 4/1627; İbn Sīde, el-Muḥkem, 5/356, 10/450-451; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 30).
Kur’an’da 25 defa geçmektedir. Bu yerlerde peygamberler, Firavun ve İmrân gibi meşhur kimselere izafe edilmiştir. Bağlamına göre şu üç mana kastedilmiştir: 1. Bir kralın tebâsı ve kavmi (el-Ḳamer 54/41). 2. Bir peygamberin ev halkı ve ailesi (el-Ḳamer 54/34). 3. Bir peygamberin soyu ve nesli (Ālu ʿİmrān 3/33; ʿAskerī, el-Vucūh ve’n-Neẓāʾir, 84-85).
EL-EHL | الأَهْلُ
el-Ehl الأَهْلُ kelimesi “yakınlık kurmak, evlenmek, bir yerde yaşamak, bir şeye sahip yahut mensup olmak” anlamındaki e-h-l أهَلَ kökünden gelen bir isimdir. أهل الرجل bir adamın eşi, ailesi, soyu ve akrabaları; قد اَهِلَ فُلانٌ de “Falan kişi evlenmiştir.” anlamına gelmektedir. Ehlin anlamı genişlemiş ve “bir kişi, iş, nitelik, grup, inanç veya mekânla ilişkili olmak” şeklinde kullanılmıştır. Nitekim أهل الكتاب “Yahudilik ve Hristiyanlığa mensup kimseler”, أهل المدينة “Medine şehrinde meskûn kişi”, أهل التقوى “takvalı kimse” ve أهل الجنة “cenneti hak eden” ifadelerinde olduğu gibi çoğunlukla başka bir isme izafe edilmiştir (Ḫalīl b. Aḥmed, Kitābu’l-ʿAyn, 1/96; el-Cevherī, eṣ-Ṣıḥāḥ, 4/1629; İbn Sīde, el-Muḥkem, 4/354; Ezherī, Tehzību’l-Luġa, 6/417-418; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 29; Muḥammed Vāʿiẓ Zāde v.dğr., el-Muʿcem fī Fıḳhi Luġati’l-Ḳurʾān, 4/88; el-Kebīsī, Mevsūʿa, 1/458).
Kur’an’da 127 defa geçmektedir. Tamamında bir isim veya zamire izafe edilerek kendisiyle farklı anlamlar kastedilmiştir. Bu kullanımlarında kök anlamındaki yakınlık ve mensubiyet ilişkisi mevcuttur. Bunları şu yedi manada toplamak mümkündür: 1. Bir yerde yaşayan (el-Aʿrāf 7/97). 2. Yahudilik ve Hristiyanlık dinine mensup olan (el-Baḳara 2/105). 3. Bir şeyin sahibi, yetkilisi ve erbabı (en-Nisā 4/58). 4. Bir adamın eşi ve çocukları (el-Ḳaṣaṣ 28/29). 5. Aşiret, aile yakınları (en-Nisā 4/35). 6. Bir şeyi hak eden (el-Müddessir 74/56). 7. Kendilerine peygamber gönderilen toplumlar (Meryem 19/55). (Dāmeġānī, el-Vucūh ve’n-Neẓāʾir, 29).
KARŞILAŞTIRMA
el-Ehl ve el-āl bir kişinin aile üyelerini ve akrabalarını ifade etme açısından yakın anlamda olsalar da aralarında bazı farklılıklar bulunur. Ehl, أهل لرجل örneğindeki gibi meşhur olsun olmasın bütün insanlara, āl ise sadece tanınmış kişilere izafe edilir. Örneğin آل السلطان “Sultanın tebası” denilirken آل الخيّاط “terzinin ailesi” denmez. Āl sadece insanlara nispet edilir; gayr-i âkil varlıklara, kavramlara ya da yer isimlerine muzâf olmaz. Söz gelimi أهل العلم “ilim sahibi” ve أهل البلد “şehirli” denir amaآل العلم veآل البلد denilmez. Bu yönüyle ehl kelimesi āle göre daha kapsamlıdır, Nitekim Kur’an’da ehlin, āle nispetle daha geniş bir kullanımı vardır. Örneğin ehl kelimesi أهلك ,أهلهن ,أهل الكتاب ,أهل هذه القرية ,أهل البيت ,أهل النار örneklerindeki gibi meşhur olsun olmasın genel olarak insanlara, mekân isimlerine ve kavramlara izafe edilmiştir. Āl ise آل موسى ,آل داود ,آل عمران ,آل فرعون ifadelerinde görüldüğü üzere sadece tanınmış insanlara nispetle kullanılmıştır (ʿAskerī, el-Vucūh ve’n-Neẓāʾir, 84; ʾIṣfehānī, el-Mufredāt, 30; Necefī, et-Tuḥfetu’n-Niẓāmiyye, 3).
اَلْآلُ | اَلْاَهْلُ